Ümit Kireççi
...
Gerekli Şeyler Yayıncılık manga yayınlarına şimdi de TOKYO GHOUL'ü kattı. Dizinin çevirmeni Hümeyra Özcan'la Tokyo GUL'ü konuştuk:
ÇROP - Hümeyra Özcan kimdir? Kısaca tanıyabilir miyiz?
Ömrünün dörtte birini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne, yine bir o kadarını manga, anime, Japonca ve Japon kültürüne vermiş biriyim.
ÇROP - Çizgi roman okumaya ne zaman başladı, neyle başladı, en çok neyi okumayı sevdi (tür, ekol, sanatçı v.s.)
Düzenli çizgi roman okumaya ne yazık ki 10 yıl önce başladım. Ne yazık ki diyorum; çünkü okumayı öğrenmeden önce bile elimde birkaç tane bulunsun isterdim. İlkokulda yabancı klasikleri okurdum, şimdi de acısını çıkartırcasına çizgi roman okuyorum. Küçüklüğümden hatırladıklarım; Türkiye gazetesinde yayınlanan Muammer Erkul'un çizdiği "Çekirge Çetin" serisi, Milliyet gazetesinin ekinde yayınlanan "Tenten'in Maceraları". Şimdilerde takip etmeyi en çok sevdiklerim; DC Comics ve Japon mangaları. Tek tür okumam, yanımda, yakınımda ne bulursam okurum. Okuduktan sonra kitapla, karakterle veya yazarla ilgili bir şeyler araştırıyorsam, sevmişim demektir.
ÇROP - Çevirmenliğe ne zaman neyle başladı? Bu nelerin kapısını açtı onda? neler çevirdi bu güne dek?
Sadece manga çevirilerim üzerine konuşayım. Aslında aklımda hep "Japon mangaları Türkiye'ye gelirse ben de çevirenlerden biri olmalıyım." fikri vardı ama asosyal olduğumdan mangaların çevrilmeye başladığının epey geç farkına vardım. Kadıköy'de çizgi roman dükkanlarını gezerken en sevdiğim mangalardan birinin çevrilmeye başladığını gördüm ve "Ah! Bunu çeviren ben olmalıydım." dedim. Hangi yayıncılıkların manga çevirisi yaptığını araştırdım ve İstanbul'da olana başvurdum.
Karakterimi şekillendiren can parçalarım diyebileceğim mangaların okura gelinceye kadar olan aşamalarını deneyimlemiş oldum. Fuarlarda mangaseverlerle muhabbet edip aynı heyecanı paylaşma imkanı buldum. Yaklaşık 10 yıldır okuduğum çizgi romanları çeviren, düzenleyen insanlarla tanışma fırsatı buldum.
Bugüne kadar, One Piece ve Bleach serilerinden bir-iki cilt çevirdim. Titana Saldırı ve Tokyo Gûl serilerini çevirdim.
ÇROP - Tokyo GUL çevirisini yapmadan önce okumuş muydu? Yoksa bu çeviriyle mi tanıştı? Öyküyü nasıl buldu?
Tokyo Gûl'un önce animesine denk geldim. Ben gördüğümde ilk sezonu bitmek üzereydi. Gün içinde tüm bölümlerini heyecanla izledim. Sonra mangasından devam ettim. Sui İşida'nın seriden öncesini ve sonrasını da yazdığını görüp onları okumaya devam ettim. İlk bölümden itibaren ilgi çeken, sürükleyici bir konusu var. Başkarakterin kitap kurdu olması da seriyi sevdiren nedenlerden biri oldu.
ÇROP - Bu öyküde ele alınan ve insan eti yemeden duramayan GUL'ler alıştığımız zombi, vampir, canavar kişiliklerinden hayli farklı. Onları biraz anlatabilir misiniz spoiler vermeden?
Spoiler vermeden çok zor olacak. Gûl; Arapça-Farsça kökenli bir kelime. Gûlyabani olarak da bilinir. İlk olarak Arap hikayelerinde ortaya çıkmıştır. Anadolu'da anlatılagelen hikayelerde de çok yaygındır. İnsanları korkutan, canavarımsı bir görüntüde oldukları yaygınca bilinen özellikleridir. Bunun yanısıra insan yedikleri de bazı efsanelerde geçer. Bu seride insanları yeme özelliklerinin üzerinde daha fazla durulmuş. İnsanların içinde insan görünümünde dolaşıyorlar ve avlarını yakalamak için kullandıkları kişiye özel "pençe"leri var. Yeme alışkanlıklarından, hayat tercihlerine kadar çok farklı karakterlerde gûllar var. Daha fazla anlatmayayım. İlk cildin güzelliği bu yeni dünyanın anlatımında gizli.
ÇROP - Olayın kahramanı olan Kaneki alıştığımız şekilde bir melez değil. Farklı bir yolla GUL oluyor. Hikayedeki bu buluşu nasıl buldunuz? Okurlara fazlaca ip ucu vermeden neler aktarmak istersiniz?
Aslında bu, mangalarda çok kullanılan bir tarzdır. Başkahraman, ya bir olay sonucu melez olur ya da geçmişte melez olmuştur ama melez yanını açığa çıkaran bir olay başına gelene kadar bunun farkında değildir. Bu serideki melez olma olayı ise; yazar, her ne kadar dram olarak yorumlasa da, bence trajikomik bir olay. Sonucunda ne olacağını bildikten sonra o kısmı tekrar okumak, her seferinde beni güldürüyor. Tek isteği, kendisi gibi kitap okumaktan hoşlanan bir kızla güzel bir gün geçirmek olan saf Kaneki'yle Rize arasında geçen konuşmalar, Rize'nin oyunculuğu vs.
ÇROP - Eserde Kafka'nın Metamorfosis romanına, hamam böceğine dönüşen Samsa'ya atıfta bulunuyor yer yer. Siz bu ilişkiyi hiç düşündünüz mü?
Bu, seriyi çevirmeye başladığımda en çok şaşırdığım şeydi. Şöyle anlatayım: Ben seriye önce animesinden başladım ve animede böyle bir ilişkiden bahsetmiyor. "Dönüşüm"; ilk kez ilkokuldayken okuduğum, bende derin bir iz bırakan bir hikayedir. Animede, yavaş yavaş gûla dönüşen Kaneki'yi izledikçe "Damak tadının değişmesi Kafka'nın Dönüşüm'üne ne kadar çok benziyor." diye düşündüm. Mangaya geçtiğimde ilk bölümleri okumadan, animede kaldığım yerden devam ettiğim için yazarın "Dönüşüm"den bahsettiğini çeviri yapmaya başlayana kadar bilmiyordum. O kısmı okuyunca "A! Aynı şeyleri düşünmüşüz! A! Kaneki de ilkokuldayken okumuş Dönüşüm'ü!" diye şaşırdım ve baş karakterle ve yazarla aynı düşüncede olmamızı çok sevdim.
ÇROP - Sui İşida özünde son derece sevimli bir gençlik öyküsü sunuyor gibi de görünüyor. İlk bölüm "dram" adıyla başlarken bilinmezler, sürprizler ve gizemler peş peşe geliyor. Belki de sırada "aşk" vardır kim bilir. Siz nasıl değerlendirdiniz gençlerin hikayesini.
Okuması çok eğlenceli, yaratıcı bir konusu var. Yarattığı dünyanın içine sürükleyen bir anlatımı var. Korku, değişim, değişime uyum sağlamaya çalışma, sevdiklerini korumaya çalışma, anlamaya çalışma, ölüm, ayrılık, hüzün gibi temaları biraz daha derinden giden etkileyici bir seri. Aşk? Aşk, Kaneki'yi hep teğet geçecek gibi görünüyor.
ÇROP - Bir şekilde GUL'e dönüşen bir genç var hikayede ve her gün yeni bir şey öğreniyor kendisiyle ilgili. Bir okur Tokyo GUL'ü neden okumalı sizce?
Bizim okurlarımız genelde serinin animesini izlemiş oluyor, bu yüzden önce "Tokyo Gûl'u izlemiş biri mangasını da okumalı mı?" ya cevap vereyim: Kesinlikle okumalı. Animedeki kurgu boşlukları, mangada teker teker açıklanıyor, bir sürü ayrıntıyla beraber...
Seriyi daha önce duymamış biri için; normalde bu türü tercih etmiyor olsa bile, bu seriye bir şans vermesini isterim. Sui İşida'nın ilginç dünyasına, akıcı anlatımına kapılıp gidecektir. Serinin kitap kurdu bir başkarakteri olduğu için yabancı romanlara, hikayelere atıfları epey çok. O nedenle kitap okumayı sevenlere bu seriyi okumalarını öneririm. Sui İşida ve Kaneki, o kitap hakkında ne düşünmüş bakalım? Mangada korku, ölüm, ayrılık, hüzün gibi ağır temaları sevenlere özellikle tavsiye ederim. Kesin çizgilerle ayrılan iyi ve kötüleri olmayan, tüm karakterlerle empati kurabileceğiniz bu seriyi okumanızı isterim.
Çizim olarak, ağır temalı olaylarda mürekkebi bol kullanması ve komik olaylarda daha sade çizimler yapması, karakter tasarımları, aksiyon sahnelerini çizme tarzı çok hoşuma gitti(Hiç bahsetmedim ama komik kısımlarda var. Serinin tamamını okuyunca hüzne boyanan birer anı oluyor.) Çizim tarzı, Titana Saldırı'dan çok farklı. Hoşlanacağınızı düşünüyorum.
ÇROP - Okurları ilerleyen sayılarda neler bekliyor? Biraz olsun ip ucu verebilir misiniz? Toplamda 14 ciltlik bir seri sanırım bu. Okumaya değecek mi yani?
İlerleyen sayılarda aksiyon bekliyor. İlk cilt, değişime uyum sağlama aşaması olduğu için aksiyonu azdı. İlk ciltte birkaç kez bahsedilen "Gûl Dedektifleri"ni yakından tanıyacaksınız. Tüm gûlların Anteiku'dakiler gibi barışçıl olmadığını öğrenecek, kendi aralarında ve gûl dedektiflerine karşı savaşan gûllarla tanışacaksınız. Birçok yeni karakter, onların hikayeleri ve ana hikayedeki sürpriz gelişmeler sizleri bekliyor. Kesinlikle okumaya ve bir sonraki cildi heyecanla beklemeye değecek bir seri.
Fuarlarda sizlerle tanışıp, serideki olayları konuşmak için sabırsızlıkla bekliyorum.
ÇROP - Son derece keyifli ve bilgilendirici bir sohbet oldu, çok teşekkür ederim beni kırmayarak bu söyleşiyi yapmanıza.
Sanırım çok uzun yazdım. Sevdiğim şeylerden bahsederken çenem düşüyor Çok güzel sorulardı, anlattıkça anlatasım geldi. Benim gibi çömez bir çevirmenle röportaj yapıp, beni mutlu ettiğiniz için teşekkür ederim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder