23 Ekim 2015 Cuma

Arkabahçenin “Mucizeler”ine Küçük Bir Bakış

Ümit Kireççi
Arkabahçe Yayıncılık MARVELS - MUCİZELER'i dilimize kazandırdı. Kazandırdı tam yerinde bir ifade çünkü içeriğiyle çizgisiyle Marvels Comics dünyasını yerinden oynattı, çehresini değiştirdi...

Türkiye’de yayımlanan çizgi romanlar arasında en fukarası hep comicsler olmuştu zamanında. Renkli ve büyük formatlı comicsler ya küçük, ya siyah-beyaz, ya kopya basılmış okurla bir türlü hak ettiği gibi buluşturulmamıştı yıllarca. Sonra bir gazetenin yan kuruluşu bizi BATMAN’in renkli ve orijinal boyutlu haliyle tanıştırdı. Üstelik Türkçe olarak. Sonra buna başkaları eklendi ama bu yayınlar kısa sürdü. 16 bin gibi rakam satmasına rağmen yayıncı “az satıyor” diyerek baskıyı durdurdu. İşte o zaman ortaya Arkabahçe Yayıncılık çıktı ve hiç unutmam kendisiyle o zamanlar röportaj yaptığım Ahmet Kocaoğlu “Batacak da olsam hayalim kitapçı raflarını çizgi romanla doldurmak istiyorum” dedi. Bir anlamda bunu başardı da.

Kocaoğlu önce orijinal comicslere ulaşımımızı kolaylaştıran dükkanı genişletti. Sonra yayıncılığa hız kazandırdı ama bazı ciddi sorunlu yayınların ardından kısa bir süre ara verdi çizgi roman işine. Arkabahçe bir anda sır oldu gitti.

Yıllar sonraysa geri döndüğünde; “Arkabahçe” markası nasıl hafızlara kazındıysa artık, son derece hızlı bir şekilde yükselişe geçti yayınevi. Mola bitmiş, okurları ve adını efsane olarak duyan yeni okurları hemen dükkana akın etti. Ardından da yayınlar peş peşe gelmeye başladı. Arkabahçe Yayıncılık Türk okuruna hem düzelen baskısıyla hem de seçtiği çizgi romanlarıyla “Mucizeler” yaşatmaya başladı. Bence de Marvel Comics’in “Marvels” yani Mucizeleri de bu yayıncılığın zirvesi oldu.

Ben “Marvels” dizisiyle 1997 yılında tanışmıştım. Amerika’dan ilk defa sipariş veriyorduk arkadaşlarla ama nedendir bilinmez kapaklara ve iç çizimlere bayıldıysam da almama yönünde hareket etmiştim. Onun yerine Kingdom Come’u listeye eklemiş 3 sayısını satın almıştım. Tabii sonradan onun 4 sayı olduğunu öğrendiğimde yıkıldım ama olsun, yıllar sonra tamamladım onu da.

İşte bu Marvels kısa dizisi şimdi Türkçe olarak elimde bulunuyor. Ne yalan söyleyeyim, gururla bakıyorum sayfalarına…

1994 yılında Amerikalı okurla tanışan 4 ciltlik Marvels’ın yazarı Kurt Busiek, çizeri Alex Ross’dur. Kurt Busiek el attığı her kahramana ve yayına hayat veren farklı bakış açıları kazandıran güçlü bir yazardır benim gözümde. Alex Ross ise fotoğraf benzeri çizgileriyle ve renklendirmeleriyle çizgi roman dünyamın özel bir köşesinde saklıdır daima.

Belki hemen akla “Marvels’i yazar-çizerinin dışında özel kılan bir şey mi var?” sorusu gelecektir. Hemen yanıtlayayım: Var!

Genel olarak comicslerin özellikle süper herolu olanlarında büyük kavga sahnelerini okuruz. Binalar yıkılır, yollar parçalanır, dev karakterler ve robotlar sıradan insanların tepesinden koşar geçer, metrolar havaya uçar, şehirleri su basar, lazerler uçuşur v.s. Haydi olmadı hiç biri binadan binaya uçan veya savrulan karakterler görürüz sayfaların dışından. Ama birçoğumuz bunun gerçek hayatta olması halinde ne gibi tepki vereceğimizi düşünmeyiz. Bakkala ekmek almaya çıktığınızda sokağa bir uzay gemisi düşse, sinemada otururken perdeyi yırtan karakterler lazerler atarak kavga etse, belediye beceriksizliğinden bağımsız şehrin her yanını su bassa, o sudan mavi derili savaşçılar çıksa ne yaparız hiç düşündünüz mü örneğin. Veya sevgilinizin gözünü boyamaya çalışırken kaslı bir adam üzerinizden uçarak geçse veya tanrıça görkemiyle iri göğüslü, ince belli ve geniş kalçalı bir kadın karakter minnacık mayosunun içinde yanınızdan geçse koşarak… Cidden ne yaparsınız, yaparız, düşünürüz?

Mucizeler-Marvels işte tam da bu sıradan insanın tanık olduğu olağanüstü olayları ele alıyor ve sıradan, süper gücü olmayan, ayakları yerden kalkmayan insanın bir bakıma şaşkın ama bir bakıma da aciz kaldığının bilincini aktarıyor.

Bunun yanı sıra da Marvel Comics’in 1939’da başlayan ve 1974 yılına uzanan yayıncılık hayatının da kısa bir panoramasını sunuyor. Kahramanların ortaya çıkışı, şehirlerde boy gösterişleri, İkinci Dünya Savaşı, teknolojinin gelişimi, buna bağlı olarak süper güçlülerin farklılıkları, mutantların hayatımıza girişleri, tanrılar, melekler, mucizeler, kahramanlar hep sıradan insanın tanıklığıyla sayfalara oradan da okura aktarılıyor.
Haliyle de Mucizeler türlü ödüllere layık bulunuyor. Kurt Busiek de Alex Ross’da comics evrenlerinin vazgeçilmez yaratıcıları arasında yerlerini almış oluyorlar. Öyle ki Kurt Busiek 1995 yılında kapaklarını Alex Ross’un çizdiği “Astro City”yi yazmaya ve okurla buluşturmaya başlıyor. Sıradan insanın tanıklığına ek olarak bu defa süper insanın içindeki sıradan insanı ortaya çıkarıyor Busiek bu dizide.

Derken 1995 yılında bir başka efsane yazar, Warren Ellis Mucizelerin devamı niteliğindeki iki sayılık RUINS’i kaleme alıyor ve Terese Nielsen, Cliff Nielsen, Chris Moeller çizimleriyle comics dünyasına kazandırıyor.

Bununla birlikte Alex Ross çizimleriyle bezenmiş Mark Waid-Alex Ross ortak kaleminden çıkmış olan DC Comics kültü KINGDOM COME 1996 yılında ortaya çıkar. Yine benzer bir temayı yine sıradan bir insanın gözlemi üzerinden ele alarak bu sefer kahramanların trajedilerini, sıradan insana yaklaştıkları acılarını, aşklarını ve kederlerini geleceğe taşıyarak anlatan eserde okuru yine mucize benzeri bir dünya karşılaşmaktadır.
Anlayacağınız Arkabahçe Yayıncılık çizgi roman dünyamıza son derece önemli bir eseri kazandırdı. Bu da yetmedi Daredevil, Iron Man ve Fables’a yanı sıra Ms. Marvel gibi bir hikayeyi dağarcığımıza katarken DC Comics’in son dönem bence en önemli dizisi olan GREEN LANTERN’i dilimize kazandırmanın hazırlığına girişti.


Ahmet Kocaoğlu verdiği sözü tutmaya kararlı gördüğünüz üzere. Dahası geri dönüşüyle adeta MUCİZELER yaratıyor. Arkabahçe Yayıncılığa da, comics dağarcığımıza da, okurlarımıza da hayırlı olsun.

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails