29 Nisan 2014 Salı

Lilith 4. Ciltte Bir İnsanlık Suçu Daha "Kongo Katliamı"

Ümit Kireççi
...
Çizgi Düşler, Luca Enoch'un muhteşem çalışması Lilith'in yeni bir cildini daha basarak bizleri sevindirdi. Daha doğrusu kendi adıma söylemem gerekirse "üzdü"! Eserin çevirmeni Emel Ege Altan'ın sanatçıyla gerçekleştirdiği röportajında yer aldığı 4 cildin bir de sürprizi vardı okurlara. 

Yayınevi, üç sayılık cilt düşüncesinden vazgeçerek işleri hızlandırmaya karar vermiş, sanatçının yeni sayıyı hazırlamasını beklemek yerine hazırdaki iki sayıyı basmış. Bu da tabii fiyata yansıdığı gibi okurların bir cildi okumak için koca bir sene bekleme süresini kısaltmıştı. Peki beni üzen bunlar mıydı? Hayır!

Beni üzen... 

Beni üzen Luca Enoch'un röportajında da açıkladığı üzere konu seçiminde az bilinen veya vahşetin bol olduğu savaşları seçmesi oldu. Daha önce üzerine yazma cüretinde bulunduğum Naijing Katliamı(Başkasının Kadını Helal Olabilir mi?) gibi bu sefer Kongo Katliamını ele almış sanatçı ve bu defa da insanlığın ne iğrenç bir varlık olduğunu gözler önüne sermiş. 

Adı Karanlığın Tam Ortası olan ve belki de Lilith'in en az aksiyon barındıran öyküsünden o kadar etkilendim ki hemen üzerine bir şeyler yazmak istedim. Kara Afrika'nın ortasındaki vahşete dikkat çekmek ve işlenen insanlık suçlarını tarihi görsel ve belgeleriyle bir araya getirmek istedim... Ama yapmadım, yapamadım. Daha önce bu vahşete dikkat çeken son derece yetkin bulduğum iki yazıya ulaştım ve onları sayfama aktarmaya karar verdim. Bir kez daha özetlerini çıkarıp birleştirmek yerine o yazıların sahiplerini onurlandırmayı tercih ettim.

Özellikle aşağıdaki ilk fotoğraf uzun süre sosyal medyaya yer almıştı hatırlarsınız...! Hem de "keşke hiç yaşanmasaydı da paylaşılmasaydı!" hisleriyle hatırlarsanız belki benim gibi....

İşte, kara Afrika'ya medeniyet götüren, çocukların ellerini ve ayaklarını kesen, bir ulusun üç'te birini katleden Belçikalıların muhteşem medeniyet anlayışları:

Belçika Kralı II. Leopold'un Kongo Katliamı

Kaynak - Tarihi Keşfet

Bu fotoğraf, 1900′lü yılların başında, Belçika Kralı II. Leopold’un Afrika’daki sömürgelerinden biri olan Kongo’da, bir din adamı tarafından gizlice çekildi. Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve yeterince kauçuk toplayamadığı için cezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor.

Bu korkunç fotoğraf 1885 ve 1908 yılları arasında Kral Leopold’un Afrika’daki hâkimiyeti süresince işlenen 5 milyon cinayet ve sayısız işkenceden sadece birisinin tanığı ve Kral Leopold’un, Afrika’da sahip olduğu topraklardan elini çekmesi ile sonuçlanan medya tepkisini başlatan belgelerden birisi.

Belçika'nın 1835 ile 1909 seneleri arasında yaşayan kralı İkinci Leopold bir "sömürge" imparatorluğu kurma hayaline kapılıp adamlarına Kongo'yu işgal ettirmiş ve bu hevesi yüzünden en az on milyon Afrikalı işkence ve kötü muamelelerden dolayı hayatını kaybetmişti. 1897'de genç bir memur tarafından ortaya çıkarıldı. Memurun olup bitenlerden şüphelenip Kongo'da meydana gelenleri yansıtmasına rağmen, Belçika'da ve Leopold ile işbirliği yapan diğer ülkelerde tık çıkmadı ve cinayetlere o zaman hiçbir tepki gelmedi.


İkinci Leopold, Afrika'nın ortasındaki bu bölgeyi işgal etmeye çalıştı ama parlamento arzusuna sıcak bakmayınca farklı bir formül geliştirdi. Hazinesinden borç alarak bir yardım cemiyeti gibi görünen "Uluslararası Afrika Derneği"ni kurdu, dönemin en ünlü kâşiflerinden Stanley'i Kongo'ya gönderdi, kendi başına bir sömürge yönetimini kurdurdu ve 1885'te toplanan Berlin Konferansı'nda büyük güçler tarafından "Kongo'nun Hakimi" olarak kabul edildi.


Artık insanlık tarihi boyunca yapılan en arsız ve acımasız soykırımlardan birinin mimarıydı ve bir Belçika başbakanının da dediği gibi "İnsanlara limon muamelesi yaptı, suları bitinceye kadar sıktı ve sonra bir kenara fırlattı."

Leopold, Afrika'ya hiç gitmedi ama Kongo'yu dev bir toplama kampı haline getirdi. Kongo'da terör estiren adamları, yerlilerin kellelerini bahçelerinde heykel olarak sergiliyor, Naziler'in benzer hareketlerinin ilk örnekleri, Kongo'da yaşanıyordu.

Kongo'da, sadece 1890 ile 1905 yılları arasında, yaklaşık on milyon yerli öldürüldü. Leopold'ün adamları köle olmak istemeyen çocukların ellerini kesiyor, kestikleri elleri tütsüleyip saklıyordu ve pazar günleri çalışmak istemeyen 60 yerli, Bir Belçikalı "görevli" tarafından herkesin gözü önünde vuruluyordu.

Leopold, lastik ve fildişi ticareti için zorla çalıştırılan milyonlarca kişinin dışında boşduran çocukları da çalıştırmak için üç ayrı koloni kurdu ve ordusunu güçlendirmeye uğraştı. Bütün bunlar uluslararası camiada ses getirmiyor ama başı özel zevkleri yüzünden derde giriyordu. Mesela, İngiltere'den getirttiği ve yaşları on ila on beş arasında olan bakireler yüzünden İngiliz mahkemelerinde adı geçiyor ama zamanın anlı şanlı kâşifleri ve gazetecileri tarafından "Kongo'ya medeniyet götürdüğü" iddaalarıyla yere göğe sığdırılamıyordu.

Belçikalılar tarafından elleri kesilmiş Kongolu çocuklar
Kadınları ve çocukları esir alan sömürgeciler köyün erkeklerine de belirli bir kota veriyorlar ve bu miktarı getirmelerini istiyorlardı.  Kocalar belirtilen miktarda kauçuk ile dönmedikleri takdirde "Chicotte" denilen hipopotom derisi ile yapılan kırbaçlar ile dövülüyor ve çocuklarının elleri kesiliyordu. Askerler arasında kim daha fazla toplayacak gibi yarışlar yapılıyordu..



Belçika Kralı'nın bu zorba rejimi, bir denizcilik şirketinde çalışan yarı Fransız yarı İngiliz olan Edmund Dene Morel sayesinde sona erdi. Morel, Kongo'da olup bitenlerden şüphelenmiş ve araştırmaya başlayınca patronları tarafından başka yere gönderilmeye çalışılması üzerine istifa ederek gazeteciliğe başlamıştı.

Gazetelerde 1900'lü yılların başından itibaren çıkmaya başlayan yazıları Avrupa'nın gözünü açtı ve Morel, destek sağlamak için üç yıl boyunca pekçok ülkeyi dolaşıp dünya tarihinin ilk sivil toplum protestosunu başlattı. Leopold'ün yaptıklarını manşetlere taşıdı, yakılan köyler ile sakat edilmiş Kongolular'ın resimlerini yayınlattı, Mark Twain ve Sir Arthur Canon Doyle gibi o zamanın tanınmış yazarlarının desteklerini sağlayıp Leopold'ü kınayan yürüyüşler düzenledi.

Leopold, bu protestolar sayesinde 1908'de elerini Kongo'dan çekmek zorunda kaldı ve bir yol sonra da ölüp gitti.



Ve bir not: Köleleri kendi yediğinden yedirip, kendi giydiğinden giydiren, şefkatle muamele edip para karşılığı çalıştıran ve sonunda özgürlüğünü veren Osmanlı'yı gözü dönmüş gibi eleştirenler milyonlarca Afrikalı'yı insanlık dışı muamelerle kişiliksizleştirdi, yer altı ve yer üstü zenginliklerini tüketene kadar gaspetti ve korkunç yöntemlerle insanlarını katletti.

"Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımız ise beyazların olmuştu."
Jomo Kenyatta [Kenya'nın kurucu devlet başkanı] 


Belçika’nın medeniyet götürdüğü Kongo’nun nüfusu üçte bire indi
Kaynak - Dünya Bülteni

"Dünyanın henüz nüfuz edilemeyen tek yöresini medeniyete kavuşturmak, oradaki halkların üstün de asılı duran karanlığı delmek, kanımca içinde bulunduğumuz bu ilerleme çağına yaraşır bir haçlı seferidir."

İsmail Çal / Tarih Dosyası / Dünya Bülteni
"Dünyanın henüz nüfuz edilemeyen tek yöresini medeniyete kavuşturmak, oradaki halkların üstün de asılı duran karanlığı delmek, kanımca içinde bulunduğumuz bu ilerleme çağına yaraşır bir haçlı seferidir."
Bu sözleri Belçika Kralı II. Leopold günümüz Belçika’sının yaklaşık 78 katı büyüklüğündeki Orta Afrika’nın büyük ülkesi Kongo için söylemişti.
 Belçika Kralının bu sözleri gerçekten büyük bir idealizmin ifadesi miydi?Değilse bu sözler ne anlam taşıyordu? Gerçek şu ki, bütün batılı sömürgeciler gibi o da ‘’medeniyet götürme’’ söyleminin arkasına  asıl niyetini gizlemişti. Nasıl mı; Belçika Kralı II.Leopold’un medeniyet getirdiği  Kongo’da yaklaşık yirmi üç yıllık bir dönemde nüfusun üçte ikisinin  yok olduğunu söylemek yeterlidir sanırım.
Belçika Avrupa’nın genç ve küçük devletlerinden birisiydi. Kral II.Leopold Belçika’nın da sömürgecilikten pay alması için büyük çaba sarf ediyordu. Hedef Kongo idi. ABD’li gazeteci Henry Morton Stanley bölgeye Belçika adına kaşif olarak gönderilmiş ve ilk koloniler oluşturulmuştu. Almanya’nın öncülüğünde Afrika için 1884-85 yıllarında Berlin Konferansı toplandı. Bu konferansta imzalanan Kongo Anlaşması ile Kongo’da, Özgür Kongo Devleti  adıyla bağımsız bir devlet kuruldu. Fakat bu nasıl bağımsızlık ise bu devletin mülkiyeti Belçika Kralı II. Léopold’a verildi.
Suaygırı Derisinden Kamçılar
Özgür Kongo Devleti kısa sürede en vahşi yöntemlerin uygulandığı bir sömürge ülkesine dönüştürüldü. Medeniyet söylemi ile bölgeye gelen Belçikalılar Kongo halkını medeniyetin kölesi haline getirdiler.
İlk keşfedilen kaynak fildişi idi. Fildişi ticaretinden komisyon alan şirketler fildişi toplaması için zorunlu tuttukları köylüleri kotayı dolduramadıklarında suaygırı derisinden yapılmış “chicotte” adlı kamçılar ile cezalandırıyorlardı. Bu cezalar çoğunlukla ölümle sonuçlanıyordu.

Kotayı Dolduramayanların Elleri Kesildi
Kauçuğun 1890’lardan itibaren araçlarda kullanılmaya başlaması ise ikinci bir kazanç kapısı açmıştı. Kongo ormanları kauçuk için yağmalanmaya başlandı. Kongo halkı fildişinden sonra kauçuk kotası ile karşı karşıya kaldılar. Suaygırı kamçıları yine devredeydi. Fakat bu da yeterli görülmeyerek kotayı dolduramayanların başta el ve ayak kesme (küçük çocuklarda dahil) olmak üzere bir çok akıl almaz işkence yöntemleri kullanıldı.
Kongo’nun nüfusu yirmi üç yıllık II.Leopold yönetimi sırasında üçte bire indi. Tahminlere göre 20-30 milyon olan nüfus hiç artmadığı gibi 8-9 milyona inmişti. Kral II.Leopold’un insanlık dışı uygulamaları uluslar arası alanda duyulmaya başlayınca büyük tepki çekti. Bütün bu tepkiler üzerine kral özel mülkü olan Özgür Kongo Devleti’nin yönetimini Belçika Devleti’ne devretmek zorunda kaldı.
Belçika yönetimi döneminde her ne kadar insanlık dışı uygulamalar kalksa da zengin maden (bakır, kobalt, elmas) yataklarının da keşfi ile sömürgecilik tüm hızıyla devam etti.
Günümüzde sözde bağımsız olan Kongo, siyasi ve sosyal komplolor içerisinde bir türlü yakasını başta Belçika olmak üzere yine batının acımasız sömürgecilerinden  kurtaramamaktadır.
Kaynaklar
1-Demokratik Kongo Cumhuriyeti, ANKARA ÜNİVERSİTESİ Afrika Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi, AFRİKA ÜLKE PROFİLLERİ SERİSİ,http://www.acaum.org/attachments/category/53/DKC-2011-ACAUM.pdf
2-Sömürgecilik Tarihi, Raimondo Luragi, çev. Halim İnal, e yayınları 2000
3-Sömürgecilik Sosyolojisi, Doç. Dr. Taner Tatar,http://iys.inonu.edu.tr/webpanel/dosyalar/1046/file/somurge.pdf
4-Siyasi Tarih, Oral Sander, İmge Kitabevi 2006









Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails