Başlıkta bir sorunun yer alıyor olmasının sebebini eminim
Büyülü Çizgi Roman’ın bastığı Thor Klasik 1. Cildi alan herkes biliyordur. İlk
cilt Thor’un öykülerini orijinal sıralamasının 167. sayısından itibaren
basılmaya başlandı. Bu da okuru; en azından beni, öncesine dair meraklandırdı.
Ne oldu da bu oldu şu oldu? İşte bu soruların kısa yanıtı bu yazıda yer alıyor.
Ama belki de kısacık özete geçmeden önce bir Thor
tarihçesine bakmak gerekir. Efenim, tarihler 1962’yi gösterdiğinde Stan Lee,
senarist Larry Lieber, Jack Kirby ortaklığının yarattığı yığınla kahraman
arasına Thor da katılır. Journey in to Mistery çr dizisiyle başlayan Thor
maceraları daha sonra kendi kitabına taşınmasıyla sürmüş, 83. sayıda başlayan
birliktelik 126. sayıda (1966) The Mighty Thor ile devam ederek günümüze kadar
gelmiştir. Stan Lee bir röportajında “DC Comics’in Wonder Woman’ı vardı, ben de
benzer bir mitolojik figürü karşısına koymak için araştırma yaparken Thor’u
buldum” diyordu. Özellikle o yıllarda DC’ye koşut olacak ama içerik olarak aynı
alt yapıyı barındırmayacak kahramanlar yaratmaya çabalayan ve başaran Stan Lee
Thor’u kesinlikle kendine has özelliklere sahip bir kahraman olarak
yaratabilmiştir.
Thor’un öyküsü ise şöyledir: Tanrıların babası Odin
Thor’un mistik çekicini dünyada (Midgard) bir mağaraya saklamış, bunu
kaldırmaya layık bir kişi gelene kadar onu kimsenin
kaldırmaması yönünde
buyrukta bulunmuştur; kaldı ki zaten o çekici sadece bu girişte değil,
maceralarda da Thor hariç kimse kaldıramamaktadır. Bu başlangıç hikayesinde
buna vesile olanlar Venüslüler olur. Dünyayı keşfe çıkan bir grup Venüslü
insanlara saldırınca Dr. Donald Blake yanlışlıkla mağaraya girer ve çekici
bularak Thor’a dönüşür. Elbette Venüslüler yedikleri sıkı dayağın ardından
arkalarına bakmadan kaçacaklardır. Yıllar sonra Gerekli Şeyler Yayıncılığın
dilimize kazandırdığı muhteşem “Planet Hulk” hikayesinde Venüslü Korg biraz da
pişmanlıkla “O zamanlar bütün insanları aynı güçte sandığımızdan kaçmıştık.
Bütün insanları aynı güçte sanıyorduk.” itirafında bulunacaktı bu hikayeye
atıfta bulunarak.
Bu olaydan sonra artık Thor’la bağlantısı bulunan insan
bedeni; bu birkaç kez değişecektir, farklı ama ortak yaşamların paylaşımcıları
olacaklardır. Bu arada da ölümlü Dr. Jane Foster’la tanrıça Lady Sif arasındaki
aşk gidip gelmeleri de kafaları karıştıracaktır. Ve elbette başta Dr. Donald
Blake olmak üzere Thor’un bağlantı kurduğu tüm fani bedenler kimliklerini
gizlemede ve hayatlarını, işlerini, aşklarını sürdürmekte aynı zorlukları
yaşayacaklardır.
Thor
öykülerini sınıflandırmak istesek herhalde üç gruba ayırabiliriz:
1 – Mitolojik hikayeler / Özellikle İskandinav mitolojini
unsurlarının kullanıldığı, yer yer arap, germen boyları, mısır, yunan
mitolojilerinin kurgulanmış hallerinin işe karıştığı öyküler.
2 – Bilimkurgu / Bu hikayeler ilginç bir şekilde çok
geniş bir yer tutmaktadır Thor’da. Farklı gezegenler, kültürler, uygarlıklar,
bilim, teknoloji…
3 – Dünyada geçen kahramanlık öyküleri / Basit
soygunlardan diğer kategorilerin dünyaya tehdit oluşturan eylemlerine kadar
geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Dünyada Avengers grubu, Asgard’da Savaşçı Üçler grubu en
yakın silah arkadaşlarıdır. Ancak bunların dışında onlarca dostu ve yardımcısı
bulunan Thor’un yardımcıdan çok düşmanı bulunmaktadır. Mitolojik güçler,
bilimsel yaratıklar, tanrısal varlıklar ve üstün gücü olan insanlar… Bu kadar
karakter ve böyle geniş bir alan Thor maceralarının hareket bölgesi olunca hikayeler
de yoğundur ve iç içe geçmiştir. Her sayı büyük krizleri barındırırken pembe
dizi (soap opera) tadında bir arkası yarın kurgusu işler. Her sayının sonu bir
heyecanla biter, devam sayısında bu heyecan çözümlenirken yeni olaylar başlar
ve bir sonraki sayıya taşınır.
Bu kurgu anlayışı yüzünden sağlıklı ve detaylı bir özet
çıkarmak mümkün olmayacağından Büyülü Çizgi Roman’ın bastığı THOR Klasik 1.
Cildinin başladığı yerin az gerisinden ele alacağım hikayeyi daha kolay
anlaşılması için.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu cilt 167. sayıdan
başlıyor. Bu sayıda baştanrı Odin, çekicini “intikam” için kullanan Thor’u
azarlamakta, cezalandırmaktadır. Lady Sif, Thor’un kendisi yüzünden
cezalandırılmasını istememektedir. Bu arada Loki’yle kraliçe Karnilla Balder’i
ele geçirme konusunu konuşmaktadırlar. Thor’un cezası “Odin gemisine” binerek
uzaya açılmak, Galactus’u bulmaktır.
165. sayıdan başlamak bence son derece yerinde olacaktır.
Zira sadece burada başlayan ve 166’da sona eren hikaye için bile aslında bir
araba bilgi yazmam gerekirdi genel olarak.
165’in girişinde bir önceki sayıya bağlantı görülür.
Dünyayı ele geçirmek isteyen yer altı tanrısı Pluto ve iblisleri Amerikan
ordusuyla Zeus’un desteğini alan Thor tarafından alt edilmiştir. Lady Sif ve
Balder’le birlikte ordunun geçişini izleyen Thor bir önceki sayıda bir kozadan
çıkan insanla karşılaşır.
Bu kişinin adı “HIM”dir. Ve bu kişi bugünlerde sinemaya
uyarlanan Guardians of the Galaxy’nin elemanı olan Adam Warlock’tur.
Ancak bilimsel bir deneyin ürünü olarak yaratılmış olan HIM o dönemlerde çok büyük tanrısal güçlere sahip olmakla birlikte hayli çocuksu bir beyne sahiptir.
HIM, Lady Sif’i görünce evrensel yalnızlığını hatırlar ve
Thor’la gerçekleşen sıkı bir kavganın ardından güzel kadını kaçırır. Thor,
intikam yemini ederek peşine düşer. İşte bu intikam yemini Odin tarafından
acıyla izlenir.
Bu arada kraliçe Karnilla yardımcısı Haag vasıtasıyla Balder’ı kaçırma hazırlığı yapmaktadır.
166. sayıda Thor HIM ile çok büyük bir savaşım içine
girer. HIM, güçlü çekiç mjolnir’in darbelerine rahatlıkla karşı durabilmekte,
Thor’u adeta yerden yere vurmaktadır.
Bütün bunlar olurken araya bir de Haag karışır ama Balder’ı kaçırmaya muvaffak olmaz. Odin ise dev bir uzay gemisi yaptırmaktadır. Bir yandan da oğlunun yoldan çıkmış olmasına içerlemektedir.
Sonunda aşkını kaybetmenin acısıyla gücü katlanan Thor
HIM’i yener. HIM tekrar bir kozanın içine girmeye başlar.
Lady Sif’de saklandığı yerden bir hava kabarcığının içinde çıkagelir. Fakat bu buluşma sevinci Odin’den gelen çağrıyla yarım kalır.
Bu da bizi 167. sayıya bağlar.
***
Gerisi de Büyülü Çizgi Roman’ın dilimize kazandırdığı
üçüncü çizgi roman dizisi olan THOR Klasik 1. Ciltte yer alıyor. Editörlüğünü
İlke Keskin’in, çevirmenliğini ise S. Emre Taşkıran’ın üstlendiği dizi
okurlarımızın; en başta ben, uzun zamandır beklediği bir kahramanla hasret
gidermemizi sağladı desem yeridir.
Ama açıkçası üzülerek söylüyorum çeviride ciddi sorunlar
olduğunu görmek bende biraz hayal kırıklığı yarattı. Marvel Team-Up’ta Örümcek
Adam’ın Thor’la yaşadığı hikayede karşılaştığım çeviri sıkıntısının aynısı
burada da gerçekleşmiş.
Thor’un orijinal eski sayılarında yer alan ancak bugün
aynı şekilde kullanılmayan dili eskimiş durumda örneğin. 1962-2013… Çeviride
ana metne fazlaca sadık kalınması anlaşılması zor cümleler okunmasına sebep
olmuş. Gönül isterdi ki bu metnin çevirisinde biraz daha günümüz Türkçesine
yakın bir çeviri yapılsaymış keşke.
Buna bir de hatalı sözcük seçimleri eklenince “Türkçede
bu sözcük orada kullanılmaz muadili gerekiyordu” denebilecek birçok örneğe
rastladım.
Bu işaret ettiğim çeviri sorunları beraberinde akmayan,
kendini okutmayan, dikkat dağıtan, herhangi bir ses uyumunu barındırmayan bir
metin ortaya çıkmasına neden olmuş.
Çoğunlukla yayınevlerimiz tarafından göz
ardı edilen bazı sözcüklerin koyu renkte basılması bu baskıda gözetilmiş ama
orjinaline sadık kalınarak istenilen etkiyi yaratma ve vurgu verme gayreti
saydığım sebeplerden dolayı maalesef istenilen hedefe ulaşılmasını engellemiş.
Thor’un 167. sayısından başlanmasına gerekçe olarak eski
çizgilerin okurları rahatsız edebileceği, gözümüze sıcak gelecek çizimlerinden
başlandığını duymuştum bir yayınevi açıklamasında. İnanıyorum ki İlke Keskin
gibi her çevirisinde deneyimini arttıran, daha hayli yolun başında olmakla
birlikte hevesli ve çizgi roman sevdalısı olan S. Emre Taşkıran gibi genç bir
çevirmen tez zamanda bu eksiklerin üstesinden geleceklerdir. Dilerim çeviride
ve dilde de aynı sıcaklık tez zamanda yakalanır, başta Thor olmak üzere bu
ekibin işleri daha uzun bir süre okunur.
Ümit Kireççi
umitlila@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder