Neden Kızılmaske’yi çok seviyoruz? Neden yarım yüzyılı aşkın bir süredir ondan vazgeçemiyoruz? Neden Bengali Ormanları'ndan ebediyyen ayrılıp başka diyarlarda at sürmüyoruz? Hepsinden önemlisi, dostumuzu diğerlerinden farklı kılan nedir?
Fantom, çizgi roman dünyasında hikaye itibariyle en köklü geleneğe sahip çizgi romanlardan biridir. “Bundan 400 yıl önce...” diye başlayan hikaye, bize bütünlüğü olan, kuralları prensipleri olan, ama hepsinden önemlisi bizi sarıp sarmalayan sıcacık bir okuma yuvası sağlayan bir evren sunar. Böylesine ütopik yapıda bir evrenin kahramanını diğerlerinden ayıran en önemli özelliği, kocaman bir yuvayı korumakla mükellef bir “baba” olmasıdır. O bütün varlığını Amerika’nın bağımsızlığına adamış bir avcı lideri ya da Nevada’da salt kötülerin korkulu rüyası olmak gibi bir vazifesi olan yekpare bir kahramandan fazla birisidir. Her şeyden önce soyuna sahip olan, o soyu sürdürmek gibi onurlu bir misyonu olan bir insandır. Çocukları olur, evlatlıkları vardır, bakmakla yükümlü olduğu hayvanları vardır. Eden’de baktığı koruduğu hayvanların da bir bakıma babasıdır. O hayvanlar onun can yoldaşı eşlikçisi değil, onun koruduğu sistemde yaşayabilen, onun değer verdiği varlıklardır. Hayvanların nehirden balık avlamalarının zora girdiği bir dönemde Eden’in sorumlusu olan yerlilerin koyup gittiklerini bir düşünsenize. Hayvanların iki seçeneği kalıyor. Ya açlıktan ölmek, ya da birbirlerini yemek. Allah’tan ki bütün orman gibi onlar da Fantom’un koruması altındadır...
Başınız derde girdiğinde Bengali ormanlarına girip “Fantom” diye bağırın, o sizi bulur! Bu kadar basittir. Niyetiniz kötü bile olsa, yardım alacağınız garantidir. Hele bir de iyilik mührünü taşıyorsanız... Oysa Londra’nın Craven Yolu’ndaki 7 numarayı çalarsanız, sizi ilk önce bir canavar çığlığı, ardından dünyanın en absürd esprilerini size zorla dinlettirmeye çalışan bir kaçık çıkacaktır. Ayrıca yardım istediğiniz kişiye günlük 50 Sterlin ödemek zorundasınız. Ya da Washington Mews No.3’e gidin. Büyük ihtimalle gireceğiniz macerada kara giysili bir takım adamların tacizine maruz kalacaksınız... Bir tek Bengali Ormanı'nda, bir tek Fantom’dan yardım istediğinizde dünyanın en güvenli kollarının arasındasınız demektir. Gerisini merak bile etmenize gerek yoktur.
Ben Kurşunlu Şelalesi’ni gezerken habire içimden “şimdi akan suyun altından geçip gizli geçide gireceğiz. Sonra açıklıkta Kafatası Mağarası’nı göreceğiz” diye düşünüp duruyordum. Gerçeklik içinde sanal evrenle çok az yerde kendinizi bu kadar masumca birleştirebilirsiniz.
Ormanda bir ağacın gölgesinde uzanmış yatarken düşünce balonlarının içinde nişanlısını düşünen kaç kahraman vardır yahu?.. Ve hangi kadın Diana’nın yerinde olmak istemezki. Güç Deneme isimli hikayede Fantom, Guran’la konuşmaktadır. Kahramanımız Guran’a, şehirde insanların hayatını kazanmak için sabahtan akşama kadar çalışmak zorunda olduklarını anlatır. Guran’ın verdiği karşılık ilginçtir:
-Korkunç bir şey!
Ben bunu okurken bir haftalık yıllık iznimin bitmesine iki gün kalmış ve işe dönüşün düşüncesi bile beni ürkütüyordu
Star Trek’i niçin severiz? Star Wars’u niçin severiz? Bunlar değişik bir sürü ırkı, değişik bir sürü evrende biraraya getiren süper yapımlar. Farklı ırkların, farklı evrenlerin eşit biçimde yerleştirildiği tüm hikayeler bize ilginç gelir. Bir de Fantom’un dünyasına bakın. O bunu onyıllardır yaşatıyor bize. Yaşadığı orman Afrika’da. Oysa adı itibariyle bir güney Asya ormanıdır. Uzaktaki Sisli Dağlar yöresinde arap şeyhlikleri, içinde zenci kabileleri, yakında beyazların yaşadığı kentler ve Afrika’da yaşamayan pek çok hayvanın varlığı, bir tür dünya karması gibidir. Bunun üstüne bir de Eden’deki Dinozor Steggy'i ve Hzz gibi fantastik yaratıkları, parmak adamları, gizemli Gladyatörü vs vs ekleyin. Daha fantastik bir evren düşünebiliyor musunuz?
Sonuçta Kızılmaske’yi diğerlerinden ayıran, onun hikayelerinde biraz daha fazla hümanizma, biraz daha fazla aşk, biraz daha fazla sevgi, biraz daha fazla sıcaklık, biraz daha fazla güleryüz, biraz daha fazla...
Selamlar
Lami Tiryaki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder