11 Mart 2013 Pazartesi

Faşistler de karikatür sever!

Nazi dönemi bir çok dersleri içinde barındırır, o döneme büyüteç ile baktığımızda Nazi propaganda bölümü hangi araçlardan faydalandığını görebilirsiniz. Çünkü Naziler propaganda için kullandığı şeyler ile iktidarını halkın seçimi ile güçlendirmiş ve iktidarın tek ve vazgeçilmez unsuru olduğunda seçim kavramını ortadan kaldırmıştır.


Naziler üstün ırk olarak kendilerini görmüş olmasına rağmen, diğer ırklardan da sanatçıların eserlerini kendi propaganda araçları olarak kullanmışlardır. Ari ırkın dışında kalan ve yan komşuları olan Avrupalı işbirlikçi sanatçıları, politikacıları, sıradan esnaf, işçisi, köylüsünü de kendi amaçları yönünde değer vermiş, onların yaşam kalitesini daha yukarıya çekmek için güvenliklerini de sağlamayı ihmal etmemişlerdir. O sayede Avrupa içinde daha hızlı ve hareket edebilmiş, Paris şehrini o ana kadar akla gelmeyen bir yol ile kısa sürede almıştır.

Naziler elbette kendilerini Avrupa ile sınırlı olarak düşünmediler, dünyanın tek hakimi, İskender ve Cengiz Han’dan sonra dünyayı fethetme yoluna çıkmış lideri Hitler’in başarısı için her türlü özveriyi gösterecek düzeyde; halkını ve diğer halkları eğitimine de önem vermişlerdir.

Naziler iktidara gidiş süreçleri ve iktidar oldukları süreç içinde teknolojinin en son olanaklarını kullanarak, o teknolojiyi en iyi şekilde kullanan sanatçılara ve bilim insanlarına her türlü olanak verilmiştir. Bu amaç içinde heykeltıraşlar, ressamlar, müzisyenler, sinema sanatçıları da tıpkı spor alanında başarılı olmuş sporcular gibi propagandanın bir aracı olarak kullanılmışlardır. Sanatçıların yetiştirilmesi ve sergi alanlarının oluşması için şehir planlamacılığında yerleri özen ile korunmuş ve ona göre şehirler planlanmıştır. Nazi döneminde bir çok sanat galerisi, müze, müzayede salonlarının en parlak dönemlerini yaşamış olması tesadüfi değildir.

İktidar, her zaman kendisinin yanında toplumu etkileyenlerin olmasını ister ve propaganda aracı olarak onları kullanır. İktidar, yararlandığı sanatçılara ise her türlü olanağı vermekten geri durmaz, o olanak; verdiği ayrıcalıklar iktidar eleştirisi ile ortadan kalkar. Yaşam kalitesini bozmak istemeyen sanatçı; kaybedeceğini bildiği şeyi kaybetmemek için iktidara yapışır ve onun penceresinden dünyaya bakar. Bu kaybedeceği şeyin ölçüsü yoktur, bazıları küçük bir mekan, bazıları emeklilik hakkı, bazıları bir ev, bazıları çocuklarının geleceği için iktidarın yanında olmayı onurlu görür. Özel sohbetlerde iktidar eleştirisi yapanlar, toplum önünde iktidar eleştirisi yapmadan, politika dışında ürün vermeleri de geçiş dönemlerinde iktidar desteği anlamına geldiğini bilirler…

Üstün ırk olarak kendisini gören Alman propaganda bölümü ise işbirlikçi sanatçılardan olabildiğince destek almış ve onların ürünlerinin yaygınlaşması için dünyanın değişik yerlerinde ortamlar yaratmıştır.
Naziler global olarak propaganda olarak kullandığı sanatçılar yanında yerel işbirlikçi sanatçıları da kullanmışlardır ve yerel olanların yerelde kalmasını ama yerel olanaklarından yararlanmasına önem vermişlerdir. Ülkemiz içinde de Nazi yanlısı olarak yayın yapan dönemin gazetelerinde karikatür çizen sanatçılara rastlamaktayız. Yaratmış oldukları tipler ile o dönemde en alt ve yok edilmesi gereken olarak görünen Yahudiler hedefte yerlerini mizah unsuru içinde yerini almıştır. Yahudi düşmanlığı sinsice ve derinden Nazi iktidarı döneminde işbirlikçi gazetelerin sayfalarında rastlamak şaşırtıcı değildir. Ülkemiz içinde işbirlikçi sanatçı, yazarlar yanında karikatürcülerde yerlerini almıştır.

Türk karikatürünün babası sayılan Cemal Nadir o dönemin düşünce yöntemini en iyi şekilde çizdikleri içinde sergiler. Nasıl ki o dönemde Hitler bıyığı kamu alanında çalışanlarda sıkla karşılaşmak nasıl ki çok doğal karşılanıyorsa, Yahudi düşmanlığı rastlamakta o kadar doğaldır. Hatta o dönemin gazetesi Cumhuriyet Gazetesi başyazarı Yunus Nadi soyadını Nazi olarak anılması tesadüfi değildir. Nazilerden kaçan Yunan yurtseverleri sığındıkları kasabalarımızdan Nazilere teslim edilmesi o dönem için sıradan olay olmuştur.
İkinci dünya savaşının sonun belli olmasında Alman İstihbarat Dairesi (BND) elemanları nasıl ki kendilerini CIA içinde örgütlemek için efendi / sahip / işveren değiştirmesi gibi, bizim gibi ülkelerde işbirlikçilerde yeni erk’in ihtiyacına göre duruşlarını değiştirmişlerdir. NATO üyesi olduktan sonra iktidar ve yandaşları Amerika gölgesi altında yaşamaya ve gelişmeye özen göstermiştir. Türk basının amiral medyası o dönemde yaratılırken, yeni dünyada Türkiye yerini alacaktır. Sol dünya görüşünün bu topraklarda kök salmaması için her türlü girişim desteklenmiş, sola düşman kuşaklar yaratılması için her türden propaganda aracı kullanılmıştır.

12 Eylül darbesi ile ülkenin yeni konumu belirlenmiş ve o güne kadar muhalefette kalanlar gönüllü olarak yeni rejimin destekleyici konumuna dönüştürüldüğü ya da devşirildiği sürece şahitlik ettik. Sağ sol cezaevlerinde kaynaştırılırken, medya içine de sağ ve sol görünümlü gazeteciler ve yazarlarda kaynaştırılma sürecine şahitlik ettik.

Medya işverenlerin çıkarlarına uygun şekilde yeniden düzenlenirken, verimli ve popüler olanlar köşelerde ki yerlerini sağlamlaştırdılar. Liberal düşünce ile medya çalışanı bir iş takibi yapan elemana dönüştürülürken, ülke içinde yaşanan adı konulmamış savaşta arabulucu / güçler / liderler arasında kapılı kapılar arasında haber taşıyıcı konumuna gelmiştir. Arabulucu olan medya çalışanın çıkarı, işverenin çıkarı ile paralele düzeye gelmiştir. İşverenin isminin değişmesinin artık pek önemi yoktur, iktidar bilgisi dahilinde, yapılan özelleştirmeler ve ihalelere uygun olarak medya çalışanı yeni konumunu belirlemiş, işvereni için “verimli olmak” için her türlü özveriyi göstermiştir, göstermeye de devam etmektedir.

Bugün iktidar yanında yer alan medyaya; yandaş medya denmektedir. Yandaş medya içinde yer alan ‘yoldaş’ yazarlar işveren karşısında verimlilik kurallarına uygun olarak hizmet vermekteler.
İşverenlerin istediği haberleri gören, istediği yorumları yazan yoldaş yazarlar ve gazeteciler de bu dönemin ürünüdür. İktidar kim olursa olsun, iktidarın hedefleri yönünde duruşlarını değiştirenler, popüler propaganda araçları içinde popüler duruşlarını bozmadan liberal dalga içinde dalgalanmaya devam etmekteler.

Bugün karikatür çizen çizerler arasında iktidar yanında ve iktidarı eleştirmeden yer alan örgütlenmeleri dahi mevcuttur. İktidarın olanaklarını kullanan ve kaybedecekleri bir şeyleri olanların oluşturmuş olduğu bir güruh bugün varlığını korumaktadır. Bu güruh özel sohbetlerde iktidarı eleştirirken, yaptıkları çalışmalar ile iktidarın yaptıklarını ya görmezden gelmekte ya da desteklemekteler.

Nazi döneminde başarıya ulaşmış olan propaganda araçları bugün başka iktidarlar ve erkler tarafından kullanılmaya devam etmektedir. Bugün dahi propaganda amaçlı, sol düşmanlığı üzerine kurulu bakış açıları ile işbirlikçi çizerler, sanatçılar, ressamlar, yazarlar vb. mevcuttur.

Her ne kadar Naziler için çalışmış olanlar bugün çoğu anımsanmıyor ve eserleri küller arasında yok olmuş olsa da o dönemde bugüne kalan bir çok sanatçı sanki çağdaş sanat için çok önemli çalışma yapmış gibi görünmekte ve geçmişleri unutulup sahip çıkılmaktadır.

Buna örnek sanatçılardan bahsedebiliriz;  karikatürist Hergé bütün dünyada tanınan Tenten tipi Belçikalı Nazi işbirlikçisi Léon Degrelle’den ilham aldığı konusu gündeme bir ara gelmiştir.  İçeriği açısından bakıldığında ise Nazilerin bakış açısı içinde “üstün insan” ile karşılaşırız. İspanyol ressam Dali ise başka bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Dali resim yaptığı süreç içinde ispanya halkının üzerine bomba yağıyordu, işkenceler yapılıyordu, toplu katliamlar oluyordu. Naziler uzun mevzili uçaklar ile ispanya üzerine bombalar yağdırırken, işgal için provalarını yapmaktadır. Dali, bu sırada faşist ispanya kralı Franco ile belki buzlu viski bardakları ile Madrid şehrine yukarıdan bakıyorlardı. Tıpkı bizde 12 Eylül işkence hanelerinde insanlar birer birer ölürken, geçmişin solcu olduğunu söyleyen yazarlar ve çizerler viski bardakları ile İstanbul boğazında Wagner dinlemişlerdi.

Faşistlerde kendi rejimleri içinde her türden eser üretilmesi için olanak sağlamış ve gerekli gördüklerine sefa, görmediklerine cefa vermişlerdir.

Bugün ülkemizde erk için karikatür üretenler, onların amaçları doğrultusunda sergi açmalarına olanak verilmesi tesadüfi değildir. İktidarın yanında yer alan medyada yazan, çizenler kaybedecekleri bir şeyleri olduğu için hiciv dahi yapmadan, içeriği tamamı ile boş, çizgiye önem veren çalışmalara şahitlik etmekteyiz. Mizahın olmadığı ama çizginin olduğu bir karikatür baskı dönemlerinde iktidar için çizenlere / örgütlenmelere her zaman şahit olmuşuzdur, olmaya da devam edeceğiz.

İsmail Cem Özkan

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails