3 Kasım 2012 Cumartesi

Nevin Aslı Üner'le "Strangers In Paradise" Çevirisi Röportajımız

Strangers in Paradise” (Cennetteki Yabancılar) belki de ülkemizde yayınlanan en iddiasız, en bilinmeyen çizgi romanlardan biridir. Gerekli Şeyler yayıncılık cesur bir girişimle iki genç kızın hikayesinin anlatıldığı bu şaheseri yayınlayarak okurlarımıza bir iyilik yapmakla birlikte çizgi roman sanatçılarımıza da eminim yeni bir ufuk sunmuş oldu.
Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)’un adına yarışma düzenlediği bu eseri dilimize başarıyla çeviren Nevin Aslı Üner’le kısa bir söyleşi yaptım. 

Nevin Aslı Üner'ı tanıyabilir miyiz?

Alman lisesi mezunuyum. iİgi alanlarım burada şekillendi, özellikle müzik, edebiyat ve felsefeye duyduğum özel merak burada başladı diyebilirim. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde mimarlık okudum. Üstüne aynı okulda mimarlık tarihi ve kuramında mastır yaptım. Şu an ise İTÜ mimarlık tarihinde doktora programına devam ediyorum. Birkaç yıl süren başarısız mimarlık denemelerinden sonra uzmanlaştığım alanda çalışmaya başladım, mimarlığı konu alan çeşitli sergi, kitap projelerinde çalıştım, şimdi ise özel bir kültür kurumunda Türkiye mimarlık tarihine yönelik bir arşiv projesinde çalışıyorum.

Çeviri geçmişiniz ve varsa diğer çizgi roman çevirileriniz hakkında  bilgi alabilir miyiz? Bu eser size nasıl ulaştı da çevirdiniz?

Aktif çeviri anlamında bir tecrüben yok aslında. Yaklaşık 1 buçuk yıldır yakın arkadaşım olan Hoz Comics ve Marmara Çizgi editörü İlke Keskin'in düzeltilerini yapıyorum. Bunlar arasında Örümcek Adam, Çorak Topraklar, Demir Adam gibi çizgi romanlar var. Ancak Strangers in Paradise ilk çeviri denemem.
Eşim Burç Üner, Gerekli Şeyler yayınevi'nin editörü ve yayınevinin sahibi Alişan Cengiz'in yakın dostu. Alişan, Strangers in Paradise'ı bir kadının çevirmesinin daha uygun olacağını düşünüp çeviriyi bana önerdi, ben de hikayeyi ilgi çekici bulduğum için kabul ettim hemen.

Çizgi roman okuru muydunuz, neleri okursunuz? Çizgi roman çevirisi hakkında neler düşünüyorsunuz?

Aktif bir çizgi roman okuru olduğunu söyleyemem aslında. Çocukken herkes gibi Red Kid ve Asterix okudum elbette. Lise yıllarımı İlke (Keskin) ile birlikte Gerekli Şeyler'de geçirdim, bu da çok ciddi bir görsel aşinalık yarattı bende. Arkadaş çevremiz genellikle çizgi roman dünyası içinde olduğundan (ve tabii ki hollywood'un katkılarıyla) karakterlerin hemen hemen hepsini tanıdım, Arada sırada Spider-Man, Superman ya da ilgimi çeken başka bir kahramanın hikayelerini okuyorum, ama kendime çizgi roman okuru demem doğru olmaz.
Çeviri çok zorlayıcı bir mecra bence, özellikle çizgi roman için. Bir balonu dolduracak diyalogları yine aynı balona sığacak şekilde ve anlamından bir şey kaybetmeden yeniden ifade etmek zorundasınız. Dikkat ve titizlik gerektiriyor. Çevremde bu işle uğraşan yakın arkadaşlarım var ve onlardan gördüğüm kadarıyla şunu söyleyebilirim, iyi çeviri yapabilmek için gerçekten çok sevmek gerekiyor bu işi. Sevdikçe daha çok özeniyor ve iyi sonuçlar aldıkça da uğraşlarına değdiğini görüp işi daha çok seviyorlar. Ortaya şahane sonuçlar çıkıyor böylece.

Merak edenlere sizin gözünüzden "Cennetteki Yabancılar"ı anlatır mısınız biraz?

Cennetteki Yabancılar'ı farklı yapan özelliklerden biri içinde süper kahraman olmayışı. Gündelik hayatın içinde geçiyor ve karakterler süper kahraman olmadıkları gibi aslında oldukça fazla problemleri ve zaafları var. İlk bakışta bir gençlik dizisi görüntüsü çizse de karakterler gittikçe derinleşiyor kanlı canlı oluyorlar. Benim gözümde çizgi romanı daha özel yapan şey ise içinde barındırdığı çok sayıda müzik göndermeleriydi. Bu göndermeler hikayeyi daha çok içselleştirmemi sağladı ve karakterleri bana daha çok sevdirdi.

Eser sizce sadece kadınlara mı sesleniyor?


Böyle olduğunu söyleyemem. Genel olarak erkek-egemen gibi gözüken çizgi roman dünyasının içinde kadınlar üzerine kurulmuş ve hikayeleri onların bakış açısıyla anlatan bir çizgi roman denebilir belki, ancak kitabın baş karakteri, Katchoo, muhtemelen kendini toplum içinde cinsel kimliği üzerinden tanımlamaktansa ölmeyi tercih ederdi. Aslında bu kimliğinden kurtulmak için kendini özel olarak erkeksileştirdiğini dahi söylemek mümkün. Sorunlu ve ezilmiş kadın kimliğini üzerinden atmaya ve kendini olabilecek tüm farklı şekillerde ifade etmeye çalışan bir kadın Katchoo. Yani hikaye bir anlamda kadın olmaktan memnun olmayan bir kadının hikayesi. Kadınlar bu hikaye ve kurguyla kendilerini özellikle özdeşleştirebilse de, erkekler için baş karakteri kadın olan bir çizgi romanın ilgi çekici olmadığını söylemek mümkün mü?

Bir erkeğin; Terry Moore'un, kadın dünyası gözlemlerini nasıl buldunuz?

Özellikle edebiyat dünyasında klasikler başta olmak üzere bir erkeğin, kadınların hezeyanlarını en az kadınlar kadar iyi analiz edebildiğini görüyoruz. Bu daha az duygusal olmalarından, pozisyonel olmamalarından ve kadınların yaşadığı olaylara mümkün olduğunca mesafelenebilmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Tolstoy'un Anna Karenina'sı ya da Flaubert'in Madam Bovary'si bu örnekler arasında sayılabilir. Shakespeare'in Lady Macbeth karakteri sanırım bu örneklerin başını çekecektir. Murathan Mungan bir kadının ağzından yazdığı Yüksek Topuklar'ı yayınladığında edebiyat dünyasında olumlu anlamda yer yerinden oynamıştı. Terry Moore'un yaptığı da farklı bir şey değil bence, ama sonucunun oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Muhteşem bir dil örgüsü oluşturmuşsunuz. Çeviri kokmayan başarılı bir konuşma dili yakalamışsınız. İçeriği bu denli yoğun çevirilerde hata beklenirken açıkçası macera kurgusu fazla, sözü az olan yüzeysel çizgi romanlarda hatalar daha fazla oluyor bizde. Siz bu başarıyı nasıl yakaladınız?


Öncelikle teşekkür ederim, ben çevirinin bu kadar iyi tepkiler alacağını düşünmemiştim. Çeviri performansımın içerikle ilgili olduğunu düşünmüyorum, dediğim gibi bu işi sevmek, titiz ve dikkatli olmak önemli. Ben çizgi romana karşı özel bir sevgi beslemiyorum, ama dile karşı öyle değil. Lise yılarından beri kitaplarla, dille ve sözcüklerle aram iyi oldu, akademik kariyer ise yılda belli sayıda makale üretmeyi zorunlu kılıyor, yani benim için yazının kendisi başlı başına bir iş. Yani eğer sonuç iyi olduysa bu benim dilin ya da yazma işleminin kendisiyle kurduğum ilişki dolayısıyladır diye düşünüyorum. Yazı ile ilgili yaptığım her işte mümkün olduğunca özenli olmaya çalışıyorum. Üslup benim için çok önemli ve açıkçası Türkçe hatalarına (en basiti herkesin çokça yaptığı -de ve -ki leri ayrı/birleşik yazma problemi) tahammül edemiyorum. Bu bilgiler basit ilkokul bilgisidir, bence bilmeyenlerin ya da dilin kendisiyle uğraşmayı sevmeyenlerin de dil ve yazmaya yönelik işlerle uğraşmaması gerekir, çünkü bu okuyana saygısızlıktır.

Ne dersiniz, bu çizgi roman okunmalı mı :) Niye?

Bilmem ki... Ben okuduğum için memnunum en azından...

Başka çeviri projeleriniz var mı? Bizimle paylaşmak ister misiniz? Çizgi roman çevirisi yapmak isteyebilecek genç arkadaşlara önerileriniz nelerdir?

Şu an başka çeviri projem yok çizgi roman alanında. Benim için sevimli bir deneme olarak kaldı bu kitap şimdilik. Tavsiye konusunda ise, sanırım cevabını yukarıda verdim.
1996, 1997, 2001 yıllarında çizgi roman ödülleri almış olan bu eseri basan Gerekli Şeyler’i, çeviriyi gerçekleştiren Nevin Aslı Ünver’ teşekkür ederim. Okuyanınız bol olsun.
Ümit Kireççi
umitlila@gmail.com

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails