Medyadaki Rambo sendromu mağdurları
Zaman gazetesindeki "Çocukların kahramanı sanal değil, sahabe olsun" başlıklı haberi okuyunca normalde güler, geçer en fazla sosyal medyada bir mavrasını yapar geçerdim. "İstanbul İl Kültür Müdürü'nün çocuklarına Fatih Sultan Mehmet ya da sahabe oyuncağı bulamadığı için He-Man ve samuray kılıcı almak zorunda kalmasının acı verici hikâyesini ele alan haberin hakkı o çünkü. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, bu tarz oyuncak, film ya da çizgi roman kahramanlarının çocuklar üzerinde ne kadar etkisi olduğunu bir kez daha düşündürdü bana. Özellikle medyamızın tezkereden sonraki şahlanışı özellikle bazı genç kuşak yazarlarımızın içindeki Rambo'yu çıkarınca biraz temkinli yaklaşmaya karar verdim. Amerika'nın Vietnam hezimetinin intikamını Hollywood aracılığıyla alma biçimi olarak özetleyebileceğimiz Rambo serisinin şu an 30'lu yaşlarını süren bizim kuşağın çocukluğunda ayrı bir yeri vardır nitekim. Hatta Rambo sendromu diye kendini her dem asker zannetme gibi bir sendroma ismini dahi vermiştir bu film serisi. Hal böyle olunca, bu haftaki Köşe Vuruşu'nda medyamızın Rambo sendromu mağdurlarına bir iki satır değineyim istedim.
YILDIRAY OĞUR
Taraf gazetesinin gülümseyen yüzü Yıldıray Oğu bugünlerde savaş karşıtlarına oldukça öfkeli. "Fransa'nın Libya için yaptığını biz niye yapmıyoruz?" diye sorup duruyor. Hatta savaş stratejisi uzmanlığına soyunup "Merak edilmesin. Suriye’ye kimse Muhteşem Yüzyıl’daki gibi sefere çıkmayacak. En fazla Bosna, Kosova, Libya’daki gibi havadan müdahale olur. Herhalde kısa dönem askerliğini jet pilotu olarak yapan da yoktur" diyerek öyle fazladan askerimizin ölmeyeceğinin de garantisini veriyor. Yıldıray Oğur'un savaş tahayyülü de tıpkı Rambo gibi doğrusu, mümkünse Rambo'nun kullandığı bir jet Suriye'yi iki bombalayıp çıkacak, Suriye tıpkı Rambo'ya karşılık veremeyen binlerce kişi gibi "büyüksün Rambo abi" deyip geri çekilecek, Rusya, İran gibi ülkeler de "Rambo giriyorsa bir bildiği vardır" deyip susacak, Türkiye Rambo gibi ayakta alkışlanacak vs. Yıldıray Oğur'un bu işleri bu kadar basit sanmasının Rambo sendromundan başka bir açıklaması yok. Oğur'un Rambo ruhunun siyasi temsilcisi Bush'un "Şer Ekseni" söylemleri gibi, savaşa karşı çıkanların tümünü bir torbaya koyması da ayrıca dikkat çekilesi. "Osman Pamukoğlu, Ertuğrul Özkök filan da savaşa karşı çıkıyor, öyleyse sen, Osman Pamukoğlu'sun, Ertuğrul Özkök'sün" şeklindeki mantık yürütme çabaları sadece komik. Espri yaptığını zannederken askeri vesayet zamanında Ertuğrul Özkök'ün yüklendiği misyonu, şimdi kimlerin üstlendiğini açık ettiğinin farkında mı acaba?
MUSTAFA AKYOL
'Barış' çığırtkanlarının sefaleti başlıklı bir yazıyla, tezkerenin geçmesinin ardından savaşa karşı olduklarını açıklayanlara ağır yüklenenlerden biri de Mustafa Akyol'du. Literatüre "barış çığırtkanı" gibi acayip bir tanımı da ekleme girişiminde bulundu. Suriye'ye yapılacak bir müdahalenin salt "hayat kurtarmak" için yapılacağına canı gönülden inanmış Akyol, "Türkiye'nin Suriyeli muhaliflere silah dağıtmasına" karşı çıkanları da "Esad'ın Şebiha denen köpeklerini serbest bırakmakla suçladı." Mustafa Akyol belli ki Rambo'nun dünyanın muhtelif yerlerine özgürlük, demokrasi, barış götürmesinden çok etkilenmiş. İhtimal o ki, vereceğimiz Rambo stil bombalı oklarla, Özgür Suriye Ordusu'nun helikopter hatta uçak bile patlatacağına inanıyordur. "Savaş istemiyorsan Esad'çısın bakış açısının" da Rambo seviyesinde bir mantık yürütme olduğunu belirtmeden geçmeliyim. Şahsen Akyol'un ilk televizyon programında, kamera tam arkasındayken bize doğru sert bir dönüş yaparak afilli bir Rambo bakışı atmasını da bekliyorum ben.
ÇOCUKLARI TV'DEN UZAK TUTALIM....
İki örnek üzerinde de görüldüğü üzere Zaman gazetesinin çocuklarımıza yerli kahramanların oyuncaklarını verelim çıkışı pek boş değil. Gerçi öyle bir durum olsa; ne bileyim bir Kara Murat Sendromu, bir Tarkan Sendromu, Sezercik Küçük Mücahit sendromu filan illa ki bir kılıf bulurlar bu savaş çığırtkanlıklarına ama yerli malı yurdun malı der bağrımıza taş basarız ne yapalım? Yine de en azından çocukları televizyondan ve strateji adı altındaki savaş oyunlarından uzak tutmak lazım, büyüyünce Rambo gibi ortalığa saçılmalarını istemiyorsak tabi...
Taraf gazetesinin gülümseyen yüzü Yıldıray Oğu bugünlerde savaş karşıtlarına oldukça öfkeli. "Fransa'nın Libya için yaptığını biz niye yapmıyoruz?" diye sorup duruyor. Hatta savaş stratejisi uzmanlığına soyunup "Merak edilmesin. Suriye’ye kimse Muhteşem Yüzyıl’daki gibi sefere çıkmayacak. En fazla Bosna, Kosova, Libya’daki gibi havadan müdahale olur. Herhalde kısa dönem askerliğini jet pilotu olarak yapan da yoktur" diyerek öyle fazladan askerimizin ölmeyeceğinin de garantisini veriyor. Yıldıray Oğur'un savaş tahayyülü de tıpkı Rambo gibi doğrusu, mümkünse Rambo'nun kullandığı bir jet Suriye'yi iki bombalayıp çıkacak, Suriye tıpkı Rambo'ya karşılık veremeyen binlerce kişi gibi "büyüksün Rambo abi" deyip geri çekilecek, Rusya, İran gibi ülkeler de "Rambo giriyorsa bir bildiği vardır" deyip susacak, Türkiye Rambo gibi ayakta alkışlanacak vs. Yıldıray Oğur'un bu işleri bu kadar basit sanmasının Rambo sendromundan başka bir açıklaması yok. Oğur'un Rambo ruhunun siyasi temsilcisi Bush'un "Şer Ekseni" söylemleri gibi, savaşa karşı çıkanların tümünü bir torbaya koyması da ayrıca dikkat çekilesi. "Osman Pamukoğlu, Ertuğrul Özkök filan da savaşa karşı çıkıyor, öyleyse sen, Osman Pamukoğlu'sun, Ertuğrul Özkök'sün" şeklindeki mantık yürütme çabaları sadece komik. Espri yaptığını zannederken askeri vesayet zamanında Ertuğrul Özkök'ün yüklendiği misyonu, şimdi kimlerin üstlendiğini açık ettiğinin farkında mı acaba?
MUSTAFA AKYOL
'Barış' çığırtkanlarının sefaleti başlıklı bir yazıyla, tezkerenin geçmesinin ardından savaşa karşı olduklarını açıklayanlara ağır yüklenenlerden biri de Mustafa Akyol'du. Literatüre "barış çığırtkanı" gibi acayip bir tanımı da ekleme girişiminde bulundu. Suriye'ye yapılacak bir müdahalenin salt "hayat kurtarmak" için yapılacağına canı gönülden inanmış Akyol, "Türkiye'nin Suriyeli muhaliflere silah dağıtmasına" karşı çıkanları da "Esad'ın Şebiha denen köpeklerini serbest bırakmakla suçladı." Mustafa Akyol belli ki Rambo'nun dünyanın muhtelif yerlerine özgürlük, demokrasi, barış götürmesinden çok etkilenmiş. İhtimal o ki, vereceğimiz Rambo stil bombalı oklarla, Özgür Suriye Ordusu'nun helikopter hatta uçak bile patlatacağına inanıyordur. "Savaş istemiyorsan Esad'çısın bakış açısının" da Rambo seviyesinde bir mantık yürütme olduğunu belirtmeden geçmeliyim. Şahsen Akyol'un ilk televizyon programında, kamera tam arkasındayken bize doğru sert bir dönüş yaparak afilli bir Rambo bakışı atmasını da bekliyorum ben.
ÇOCUKLARI TV'DEN UZAK TUTALIM....
İki örnek üzerinde de görüldüğü üzere Zaman gazetesinin çocuklarımıza yerli kahramanların oyuncaklarını verelim çıkışı pek boş değil. Gerçi öyle bir durum olsa; ne bileyim bir Kara Murat Sendromu, bir Tarkan Sendromu, Sezercik Küçük Mücahit sendromu filan illa ki bir kılıf bulurlar bu savaş çığırtkanlıklarına ama yerli malı yurdun malı der bağrımıza taş basarız ne yapalım? Yine de en azından çocukları televizyondan ve strateji adı altındaki savaş oyunlarından uzak tutmak lazım, büyüyünce Rambo gibi ortalığa saçılmalarını istemiyorsak tabi...
ÜMİT ALAN
Kaynak - Birgün
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder