18 Ağustos 2012 Cumartesi

Dampyr’in 21. Ciltteki Kitapları ve Müzikleri -1

Hayranlarının her sayısını okumayı özlemle beklediği, Dampyr 21. Cildi toplamda dört hikayesiyle raflardaki yerini aldı. Bu ciltte ilginç bir şekilde eski dostlarla buluşulan dört sayı bir araya gelmiş: İlk öykü olan Palyaço’da Dean Barrymore adlı akademisyenle gecenin efendilerinden Erlik Han, Büyü Sokağı öyküsünde Dampyr’in 48. Sayısındaki “Paris’in Yeraltı” öyküsündeki tüm dostlarıyla birlikte gece efendilerinden Araxe ile onun bohem şair koruyucusu Victor, cildin dördüncü öyküsü Hayalet Pilot’ta eski ajan Vera Bendix ve Batan Ay Tarikatı’nda ise Dampyr’in 32. Sayısı “Doymak Bilmeyenler”deki eski düşmanı Thorke ve büyük aşkı Lisa ile onun çocukluğu olan Ljuba ile Dampyr’in 37. sayısında arkadaş edindiği Esther Rothman karşımıza çıkıyor. 
Ancak bu cildin iki önemli özelliği daha var ki içlerinden biri üzerinde yazı dizisi hazırlamama sebep olurken diğeri önemli olmakla birlikte şimdilik ayrıntılarına girmek istemediğim bir özellik oldu. Önemli olduğu halde ayrıntılarına şimdilik girmek istemediğim konu “çevirisi”! 
İnci Aslıer’den beklediğimiz ve alıştığımız akıcı dil ve özenli çeviri bu ciltteki her sayıda kendini özletti adeta. Sözgelimi Dampyr’in 32. sayısının adı daha önce “Doymak Bilmeyenler” iken bu cildin dip notunda “Doyumsuzlar” olarak hatırlatılırken birçok balonda ifade bozuklukları, anlam kaymaları, özensiz sözcük seçimleri göze çarpıyor. Bir bakıma bu cilt düzeltileri yapılmadan taslak çevirinin balonlanması gibi duruyor desem yanlış olmaz. İnci Aslıer’i diğer çevirilerinden bildiğimden bu hataları yayıncıların deyimiyle “boncuk” olarak görmek gerekir.

Üzerine yazı dizisi hazırlamamı gerekli kılan diğer konu ise görünürde akan konulara eşlik eden tiyatro afişleri, kitaplar, şarkılar ve masalların her birinin yoğun bir şekilde bilgi içeriyor olmasıydı. Hatta her şarkı, kitap ve masal hayatımızda belli ölçekte yer almaktaydı.
Bu yazı dizisinin ilk bölümünde ben önce dördüncü hikaye olan “Batan Ay Tarikatı”nın son sayfalarında yer alan kitapları ele almak istedim:

Dampyr Cilt 21 sayı 84
Batan Ay Tarikatı (La Congrega Della Luna)
Yazan: Mauro Boselli   Çizen: Arturo Lozzi
Çeviri: İnci Aslıer
Maceraperest Çizgiler

Bu sayıda, Dampyr benim nefret ettiğim ve yok olmasını dört gözle beklediğim düşmanı Thorke ile karşılaşıyor. Daha önce iki kez karşılaştığı bu yamyamlık tanrısı olarak tanıtılan iblis belki de küçücük bir çocuk olan Ljuba’yı kaçırmasından, belki Ljuba’yı hızla genç kız yaşına büyüterek Dampyr’e sevgili yapmasından, belki de o masum küçük kızın psikopat bir yamyama dönüştürülmesinden bilemiyorum en nefret ettiğim yaratık oluverdi gerçekmiş gibi. Tekrar edeyim: Thorke’den nefret ediyorum!

Öyküye gelince: Lisa’yı iki güvenlik görevlisini öldürürken rüyasında gören Dampyr, Harlan Draka ertesi sabah işletmek durumunda kaldığı Obrazek yani çekçe Resim anlamına gelen kitabevini açmaya gider. Bu sırada eski arkadaşı Esther daha önce tanıştıkları vadiyi korumak için konuşma yapmaktadır ve bu vadi cadılar diyarı Salem’in ortasındadır. Zaten “hop” ortaya cadılar çıkar ve kendisini köye davet ederler. O da Dampyr’i davet eder ve kahraman bu daveti ret etse de yolları orada kesişir.


Hikayeye dair daha fazla bilgi aktarmamaya gayret ederek sürdürürsem yazıyı şunu belirtmem gerekir: Bu Cadılarla Thorke karşılaşacak, bazı eski söylenceler ortaya dökülecek, ormanın Beyaz Tanrıçası takipçileri ile boynuzlu tanrı Cernunnos takipçileri arasında ciddi bir savaş verilecek ama özellikle iyi cadıların kampındaki çadırda masada duran kitaplar buradaki söylence ve inançlara ışık tutacaktır.

İlk Kitap:

The White Goddess: a Historical Grammar of Poetic Myth – Robert Graves
24 Eylül 1895 tarihinde doğmuş, 7 Kasım 1985 yılında hayata gözlerini yummuş olan şair Robert Graves’in 1944 yılında ilk kez kaleme aldığında adını The Roebuck in the Thicket koyduğu kitabı daha sonra isim değiştirdiğinde The Three-Fold Muse, 1946 yılında ise adını yayıncılara gönderdiğinde son olarak The White Goddess değiştirdiği ve 1948 yılında yayımlattığı “şiirsel mitoloji”nin doğasının kökenini aradığı kitabıdır. Graves, bu kitabında köklü bir Avrupa Tanrısı önerisi sunar: “Doğumun ve ölümün beyaz Tanrıçası! Bu öneri Ayın aşamalarıyla farklı varyasyonları olan birçok Avrupa Pagan Tanrıçasıyla da benzerlikler taşıyan Ana Tanrıça inancına yakınlık vardır. Bu şiirsel mitoloji arayışında özellikle Avrupa’nın aşina olduğu Tanrıça Üçlüsü (Neopaganist - Triple Goddess) ön plana çıkmaktadır:

The White Goddes
All saints revile her, and all sober men
Ruled by the God Apollo’s golden mean -
In scorn of which I sailed to find her
In distant regions likeliest to hold her
Whom I desired above all things to know,
Sister of the mirage and echo.

It was a virtue not to stay,
To go my headstrong and heroic way
Seeking her out at the volcano’s head,
Among pack ice, or where the track had faded
Beyond the cavern of the seven sleepers:
Whose broad high brow was white as any leper’s,
Whose eyes were blue, with rowan-berry lips,
With hair curled honey-coloured to white hips.

Green sap of Spring in the young wood a-stir
Will celebrate the Mountain Mother,
And every song-bird shout awhile for her;
But I am gifted, even in November
Rawest of seasons, with so huge a sense
Of her nakedly worn magnificence
I forget cruelty and past betrayal,
Careless of where the next bright bolt may fall.

Robert Graves



Kelt burçları ve ek bilgilerin de bulunduğu kitap için http://en.wikipedia.org/wiki/The_White_Goddess adresine bakabilirsiniz.

***
Bu yazı dizisinin ilk paylaşımıydı, devamı gelecek :)

Ümit Kireççi

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails