26 Mayıs 2012 Cumartesi

Rahmi Turan Sahtekarlara Rest Çekti:

Kim “Sıkıyönetimde Kabadayılık Yaptım” Diyorsa Gelsin Bana Anlatsın!
Sonbahar aylarında da yeni bir günlük gazete çıkarmayı planlayan Türk basınının efsane ismi ve Turktime Başyazarı Rahmi Turan çarpıcı açıklamalrda bulundu.
Nisan ayında Hürriyet gazetesindeki görevine son verilen, sonbahar aylarında da yeni bir günlük gazete çıkarmayı planlayan Türk basınının efsane ismi Rahmi Turan’la Medyaradar’ın usta röportajcısı Yüksel Şengül konuştu… Turan, yalnız yeni gazetesini değil, 12 Eylül darbesinde gazeteci olarak yaşadığı zorlukları, Süleyman Demirel yüzünden nasıl hapse girdiğini, hataları ve sevaplarıyla şu anki iktidar partisini, Türk basınının yaşadığı darboğazı ve filme çekilen kendi yarattığı çizgi kahraman Kara Murat’ı anlattı…  
RÖPORTAJ: YÜKSEL ŞENGÜL
***
Bu boşluktan istifade, anılarınızı yazmak aklınızdan geçmedi mi? Tam da göbeğinde yaşadığınız dönemleriyle Türk basınına ışık tutarsınız, gençlere müthiş dersler çıkaracakları olayları anlatmış olursunuz…
Anılarımı yazmak gibi bir işe girmeye ne hevesim ne de gücüm var. Kaldı ki roman yazmak çok meşakkatli bir iş. Ben gençlik yıllarımda tam 20 tane roman yazdım. Kara Murat romanlarından bahsediyorum… Şimdi onlara bakıyorum da gerçekten büyük bir emek işiymiş. O gazetecilik temposu sürerken nasıl da zaman bulup oturup onları yazmışım, büyük özveri, büyük enerji. Ama zaten iş saatlerinde yazmak mümkün değildi. Eve dönüp yemeği yedikten sonra başlayıp, çoğu kez sabaha kadar yazıyordum. Sonuç olarak bu romanların o dönem Günaydın gazetesine büyük katkısı oldu. Gazetede yayınladığımız Kara Murat hikayelerini toplayıp dergi bile çıkarmıştık. Dergi de, 130-140 binlik tirajlara ulaşmıştı. Kara Murat dergisi uzun yıllar yayınlandı ve her zaman da 100 binin üzerinde satışlar elde etti. Böylesine büyük ilgi nedeniyle Kara Murat daha sonra film oldu, filmleri yapıldı. 

‘Kara Murat’ filmleri hala televizyonlarda gösteriliyor ve rastladığımız zaman tekrar tekrar izliyoruz.
Eğlenceli filmlerdi tabi… Yazdığım Kara Murat romanlarının dokuzu filme alındı. Kara Murat’ı Cüneyt Arkın oynamıştı ve Türker İnanoğlu’nun şirketi Erler Film çekmişti. Yine de bana sorarsanız, romanlar filmlerden daha iyidir. Filmler o kadar iyi değil, çünkü onlarda abartı var, mizah unsurları fazla katılmış ve yer yer mantık dışı kısımlar oluyor. Bunları senaryoya eklemişlerdi. Tabi ki ben de itiraz etmedim, sonuçta roman ve sinema ayrı disiplinler. Şimdi o dokuz filmin sekiz tanesi elimde, bir tanesini de galiba o dönem İran’a yollamışlar, bulamadım, kaybolmuş. Bu vesileyle buradan Kara Murat’ın yeni teknolojiyle yeniden filme çekildiğinin de müjdesini vereyim.

Kara Murat hayranları pek sevinecekler bu habere… Bu filmle ilgili biraz bilgi alabilir miyiz?Yaptığımız anlaşma çerçevesinde, film önümüzdeki kasım ayında vizyona girecek. Bana söyledikleri, 180 sinemada birden yayına gireceğidir. Fatih Usta adlı yakın dövüşlerde uzman bir arkadaşım da Kara Murat’ı canlandırıyor. Film için İngiltere’den iki rejisör getirmişler. Biri savaş sahnelerini çekerken, diğeri de geri kalan sahnelerle ilgileniyor. Şu anda filmin ham haliyle bittiğini söylediler, montajı yapılıyormuş. Fatih Usta, bana filmden bazı sahneleri izletti.

Gördüğüm kadarıyla dünya çapında bir film olacak. Özellikle savaş sahneleri gayet iyi çekilmiş.Fatih Usta ‘ya oyuncu olarak kimler eşlik ediyor?Öyle çok bilindik isimler yok. Sadece herkesin tanıyacağını bildiğim için söyleyeyim, Nefise Karatay filmde oynuyor.

Senaryoyu okudunuz mu?Açıkçası böyle bir şeye vaktim olmadı. Yazdığım romanlardaki hikayelerden yaptıkları bir derlemeyi senaryolaştıracaklarını söylediler, ben de izin verdim. Zaten işin içine bizzat girdiğinizde, her kısmıyla ilgilenmeniz gerekiyor ki, benim böyle bir şeye vaktim yok. 

Gerçekten Kara Murat’ı beyaz perdede yeniden görmek heyecan verici olacak.Ayrıca, Bilge Karınca Yayınları adlı bir yayınevi eski serüvenleri yeniden basmaya başlayacak. Toplamda 20 tane Kara Murat var ama ben 18 tanesini bulabildim, yine de araştırmaya devam ediyorum. Bir yerden çıkacaktır. 

Kara Murat bir efsane ve Türk tarihine mal olmuş bir kahraman… Rahmi Turan, bu tarihi kahramanı nasıl yarattı, nasıl buldu? 1971 yılının sonuydu, o sıralar Günaydın gazetesini çıkarıyordum ve Haldun Simavi de patronumdu. Gazete ilk çıktığı zaman 250-300 bin gibi bir tirajı vardı ve işler iyi gidiyordu. Zaten sonrasında Günaydın’ın tirajı 1 milyonu aştı. Ben yazı işleri müdürüydüm ve Haldun Simavi de bizzat işleri denetliyor, destek veriyor, önerdiği fikirlerle bize yol gösteriyordu. O sıralar 29 yaşında genç bir gazeteciydim. Ekip arkadaşlarım da aynı yaşlardaydı. Her neyse, bir gün beni odasına çağırdı ve “Yavrum” dedi. Bana öyle hitap ederdi ve halen de karşılaştığımızda öyle seslenir. “Yavrum, gazete iyi de bir eksiği var. Tefrika halinde sunacağımız bir tarihi roman olsa iyi olur. Bir bak bakalım neler var. Ama istediğim, klasik roman tipinde bir şey değil, resimli olacak. Balonlu bir çizgi roman gibi de olmasın. Okuyan hem yazı okuma zevkini alsın, hem de görsel olarak adeta bir sinema karesi gibi olayları görsün” dedi. Ben de peki  dedim ve yanından ayrıldım. O dönem tarihi roman yazan isimlerle görüştüm ve yazdıklarından birer örnek alarak Haldun Bey’in karşısına çıktım. Hepsine baktı, birkaç sayfa okudu ama hiçbirini beğenmedi. “Bunlar istediğim gibi olmamış, araştırmaya devam et” dedi. Ben de sıkılmıştım, işi unutması için zamana bıraktım. Zaten işler yolunda gidiyordu ve bir süre sonra unutur diye düşündüm.

Ama unutmadı değil mi?(Gülüyor) Unutmadı… Bir iki ay geçtikten sonra, bir gün yine aniden “Yavrum, tarihi roman arama çalışmaların nasıl gidiyor? Gazeteye ne zaman gireceğiz?” diye sordu. Ben de bozuntuya vermeden araştırmalarımı sürdürdüğümü söyledim. Bu defa biraz da sitem etti ve  “Koca memlekette hiç mi tarihi roman yok?” dedi. Gerçekten de yoktu, ne yapabilirdim ki, sonuçta herkes tarihi roman yazacak değil ya! Yazılmışları da beğenmiyordu. Bir gece evde otururken, Haldun Bey yeniden sorduğunda elimde bir malzeme olsun düşüncesiyle, tarihi romanı kendim yazmaya karar verdim. Zaten birkaç sayfa okuyor, devamına bakmıyordu. Sekiz on sayfalık bir başlangıç yazayım, eğer sorarsa da işte elimde böyle bir şey var deyip masasına bırakırım diye düşündüm. İnsan patronuna karşı mahçup olmak istemiyor. Ayrıca Haldun Simavi, iyiydi ama sert patrondu. Kızdığı vakit gözü hiçbir şeyi görmezdi. Önemli olanın iyi iş çıkarmak olduğuna inanır ve bu doğrultuda akrabasının bile işine son vermekte bir sakınca görmezdi. Bu düşüncelerle o gece evde masanın başına oturdum ve bir şeyler yazdım.

Efsane başlıyor…Yazmadan önce araştırmalar yaptım… Fatih Sultan Mehmet döneminde, Kazıklı Voyvoda adında bir Eflak Voyvodası varmış. O civarın hakimi bu adammış ve sürekli olarak Fatih’le bir sürtüşme halindeymiş. Tabi ki Fatih Sultan Mehmet de onu boyunduruğu altına almakta gecikmemiş. Voyvoda, bir süre ona biat etmiş gibi görünmüş ve vergilerini de vermiş. Ancak zaman içinde gücünü toplayınca yeniden Fatih’e kafa tutmuş. Bu adam öylesine büyük bir Osmanlı düşmanıymış ki, yakaladığı Türkleri kazığa oturtarak öldürüyormuş. Tarihteki ünü de buradan geldiğinden, Avrupalılar ona ‘Drakula’ adını takmışlar. ‘Drakul’ şeytan demek. Ardından Hammer tarihini araştırdım. Bildiğiniz üzere en iyi Osmanlı tarihi yazarı Hammer’dir. Onun kitabında, Voyvoda Vlad’ın Türk bir esir tarafından öldürüldüğünü okudum. Kölenin adı sanı belli değildi. İşkence yapılıp hapse atılan esir, bir yolunu bulup kaçıyor ve en iyi savunma hücumdur düşüncesiyle, uzaklaşacağı yerde Voyvoda’ya saldırıp onun kafasını kesiyor. Tabi ki bu kaçışı nasıl yaptığı ve onu nasıl öldürdüğü tarih kitabında yazmıyor ama o kısmı da ben hayal gücümle ballandıra ballandıra yazdım. Voyvoda’nın kellesi Osmanlı topraklarına getiriliyor ve ibret-i alem olsun diye haftalarca sokak sokak dolaştırılıyor. Ben işte adı sanı bilinmeyen o Türk esiri Kara Murat yaptım. Hammer tarihinde, onun kim olduğuna dair bir bilgi yoktu. Böylece o boşluğu da ben doldurdum ve renklendirdim. 

Çıkış noktanız bu oldu yani.Evet… Sonrasında Haldun Bey aradan bir iki ay geçince yine sordu, “Ne oldu bizim tarihi roman?” diye. Ben de yazdığım örneği çekmecemden çıkarıp önüne koydum. Efendim başlangıcı böyle olan bir tarihi roman denemesi var dedim. “Hemen ver” dedi, birinci ve ikinci sayfayı okudu, üçüncü sayfanın yarısına geldiğinde kafasını kaldırdı “Yavrum, kim yazdı bunu?” dedi. Ben, utana sıkıla, örnek olması açısından ben yazdım dedim. Haldun Bey bana baktı ve “Yavrum, sen yazmışsın işte. Olmuş bu. Artık kimseyi arama, bunun devamını getir. Tam da kafamda kurduğum gibi yazmışsın. Hikayeye fişek gibi girilmeli ve bir film senaryosu gibi okuyucunun gırtlağına yapışmalı. Böylece okuyucu seni bırakmamalı” dedi. Kara Murat böyle başladı ve roman işi de benim üzerime kaldı.

Tabii gazetede yayınlanınca okurlar da hemen beğendi, değil mi?İlk hikaye yayınlanmaya devam ederken, tam sekiz film şirketinden birden teklif geldi. Zaten o zamanlar 10-12 tane film şirketi vardı ya da yoktu. Ben de Türker İnanoğlu’nun sahibi olduğu Erler Film’le anlaştım. Onunla önceden tanışıyorduk ve o  güçlü bir firmaydı. Gerçi günümüzde de hala aynı gücünü ve başarısını devam ettiriyor. Sonuçta Kara Murat filmleri masraflı işler. Dekor, kostüm, mekanlar derken masrafı büyük… Sonunda anlaşmaya vardık. O zaman için Erler Film’in elinde beş ya da on film için anlaşma yaptıkları aktör ve aktrisler vardı. Filmde Kara Murat’ı oynayacak bir isim bulmamız gerekiyordu. Cüneyt Arkın ve Yılmaz Güney dönemin zirve oyuncularıydı. Ne var ki onların da beş on filmlik anlaşmaları vardı. Kara Murat’ın hangisi olacağına karar vermeye çalışırken, Yılmaz Güney’in Mahir Çayan adlı bir teröristi arabasına aldığı ve bu yüzden de o zamanki sıkıyönetim idaresi tarafından tutuklandığı haberi geldi. Bu durumda Cüneyt Arkın’da karar kıldık. Aslında atletik kabiliyetleri nedeniyle Cüneyt’in olması daha iyi oldu. Romanları film haline getirmeye 1971 yılı sonunda başladık ve 12 Eylül 1980 darbesine kadar dokuz film çektik. Sonrasında da zaten sinema krize girdi, piyasalar allak bullak oldu ve Kara Murat da bir köşede kaldı.

***


Bu alıntının önü, arkası, tamamı - Türk Time 

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails