19 Kasım 2011 Cumartesi

Dampyr ve İsviçre'li Faşist Alman Ergenekon'u

Dampyr okumadınız mı hala? İyi, okumayın!

Her tür faşizan eyleme, sisteme ve baskıcı, sömürücü düzene Vampirler üzerinden göndermeler yaparak yanlışlara dikkat çeken çizgi roman ülkemizde yayınlanan 2004 sayılı "Doymak Bilmeyenler" adlı öyküsüyle tarafsız güzel ve medeni ülke İsviçre üzerinden beyaz Avrupa'nın yabancılara bakış açısını bir güzel özetlemişti zamanında. Almanya'da 8 Türk 1 Yunan'ın öldürülmeleriyle ortaya çıkan bir gerçek, faşist bir grubun bu insanları İsviçre'de aldıkları eğitim sonucu öldürdüklerini ortaya çıkardı. Hatta silahlar bile İsviçre'denmiş...

Dampyr
Orjinal Sayı 32
Süper Cilt 8
"Gli İnsaziabili" - Doymak Bilmeyenler
Yazan - Maurizio Colombo
Çizer - Giuliano Piccininno
Oğlak / Maceraperest Yayınlar

Metaforlar dünyasında semboller konuşur, asıl söylenmek istenenin yerine başka şeyler konularak dolaylı yoldan eğlenceli göndermeler yapılır. Dampyr de karşı çıktığı düzeni sorgularken bu yöntemi kullanmaya hiç ara vermiyor.

"Doymak Bilmeyenler" adlı öykü çocukluğumdan hatırladığım bir olayla başlar: Karlı zirvelere çakılan bir uçak ve hayatta kalmaya çalışan yolcular içlerinden seçtikleri bazı kişileri yiyerek hayatta kalırlar. Son derece sert doğa koşulları, sıkıntı, açlık, çaresizlik, hayatta kalma dürtüsü ve onları kışkırtan bir varlık... Çocukluğumdan hatırladığım ama sonradan ayrıntılarını öğrendiğim olaysa Uruguaylı bir takımı taşıyan uçağın And dağlarına çakılması ve 72 gün boyunca kurtarılmayı bekleyen oyuncuların birbirlerini yedikleridir. Daha sonra kitaplaşan olay 1993 yılında Ethan Hawke ve Josh Hamilton'un oynadığı "Alive" adlı sinema filmine uyarlanmıştır. Şimdi de yazar Colombo sayesinde Dampyr'e.

Evet, olay son derece çizrkin bir hayatta kalma mücadelesiyle başlar, olayları yine rüyalarında gören yaşlıca bir bey ağzına silah namlusunu dayayarak intihar eder ve sahne bir "umuda yolculuk"a bağlanır. Bir kamyon kasasında Avrupa'ya kaçan ve kılıklarına bakarak müslüman diyebileceğim kadın ve erkek ilticacılar kapıların açılmasının ardından kurtuluşa ulaştıklarını sanırken aslında bir mezbahaya sokulduklarını görürler. İçeride onları yaratıklar beklemektedir ve... Onları boğazlarlar...!

İnsanların et çengellerine asıldığı dehşetli sahnelerin ardından harika bir İsviçre manzarasıyla karşılaşıyoruz öyküde. Sanki bunlar hiç olmamış veya çok uzaklarda oluyormuş gibi. Alplerin ferah ve güzel manzarası, küçük İsviçre evleri, yolda ilerleyen bir araba ve arabadan çıkan düşünce balonu: "İsviçre tam tahmin ettiğim gibi bir yer! sakin, temiz, düzenli...". Kare 2, Dampyr'in gülümseyen yüzü "...Bu tür yerler bana göre değil!". Zaten burası göründüğü gibi bir yer değildir. Bir kaç kare sonra "Blumenstock" (Çiçek Saksısı) yazılı bir kamyonun arka kapısının açılması ve kasap çengellerinde asılı insanları görmesiyle İsviçre'nin gizli saklı yüzü de ortaya çıkacak, ona istediğini verecektir.

Bundan sonra işler sarpa saracaktır. Blumenstock adlı et üretim tesisinde yabancı, kaçak göçmen işçilerin çalıştırılması, bunların bazılarının ara ara kaybolmaları ve daha önce uçak kazasından kurtulmuş, zenginleşmiş insanların ritüellerinde Thorke adlı yamyamlık tanrısına kurban edildikleri görülecektir. Sonra... Sonrasını okumak gerekir bence. Bir yerlerdeki bir medeni ülkenin kimler üzerinden refah içinde yaşadığı, kimlerin emeği, alın teri, eti, kanı üzerinden mutlu olduğu gözler önüne seriliyor bu öyküde. Dahası, daha sonra bu öyküyle bağlantısı olan bir başka hikayede nasıl gözlerinizin buğulanacağının da ipuçları veriliyor.

Okuyacaklara işin sürprizini tümden kaçırmamak için ayrıntılara daha fazla girmeden yazımın sonuna yaklaşıyorum. Son bir not daha ekleyeyim, yamyamlık için kullanılan olay her ne kadar 1972'deki gerçek uçak kazasından esinlenmiş gibi görünse de Thorke isminin kült film "Cannibal Holocaust" oyuncusu Carl Gabriel 'nin soyadından türetildiğini düşünüyorum. 1980 yapımı film çekildiğinde öyle gerçekçi bir etki bırakmış ki İtalyan polisi Yorke'nin filmde gerçekten öldürüldüğünü düşünerek yönetmen Ruggero Deodato'yu gözlatına almış.


Dampyr okumadınız mı hala? İyi, Okumayın!

Ümit Kireççi

"Çizgi Roman Hayatın İçinde"

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails