Korku sinemasının yarattığı onlarca canavar vardır. İnsanoğluna küçüklük psikozlarını yaşatan, korkularını harekete geçiren, kimilerinin izlemekten keyif aldığı, kimilerinin ise izlemekten kaçındığı canavarlar bir şekilde sinema ekranlarına, oradan da yaşadığımız dünyaya, aslında hayal dünyamıza girmişler ve bir şekilde, az ya da çok, hayatımızın birer parçası haline gelmişlerdir. Peki ne oldu da canavarlar yaratıldı, sinema ekranlarına yansıdı? Film karelerinde dahil olmasının ardında yatan sebepler nelerdi? İşte Fatih Danacı, tüm bu soruları, “Korkunun Canavarları” adlı ilk kitabında yanıtlamaya çalışıyor.
On bölümden oluşan kitabın içinde Kurt Adamlardan, Vampirlere; Frankenstein’dan, Operanın Hayaletine kadar klasik tüm canavarlar yer alırken, her bir korku ikonunun yaratılış hikayesi, sonrasında da sinemasal serüveni anlatılıyor. Mumyalaşma ve Mumyaların sinemasının yer aldığı bölüm ise Giovanni Scgonmaillo’ya ait. 50’li yıllarda Amerika’da yayımlanan “Mummy Madness” makalesinin kitapta kullanılmasına izin veren Scognamillo, arka kapak yazısında ise şunları ifade ediyor:
Canavarsız bir sinema düşünebilir misiniz? Ben düşünemem, bu kitabın yazarı da öyle! Bu yüzden birbirimizi bulduk ve anlaştık, kendisi kitabı yazdı ben de arka kapağı. Şimdi temel bir soru ile başlayalım: “Canavarlar hiç sevilir mi, sevilebilir mi, canavarsever olunabilir mi?
Sinema meraklısı iseniz her tür film izliyorsanız canavarlara muhakkak bir aşinalığınız vardır, ister sevin ister korkun. Şayet korku filmi meraklısı iseniz canavarlar bir çeşit kapı komşunuz oluverir kaçınılmaz bir şekilde, çünkü canavarlar korkunun olmazsa olmazıdır.
“Korkunun Canavarları”, hem sinemaseverlere, hem de gizem meraklılarına hitap ederken, türe ilgi duyanlar için kaynak kitap olma özelliği taşıyan az sayıdaki kitaplardan biri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder