11 Ekim 2011 Salı

ÇİZGİLİ DRAJE TARAYICINIZDA

Her ay farklı bir konseptle yayımlanan Draje Dergi, yeni sayısı Çizgili Draje ile yoluna devam ediyor. Kenan Yarar ve Murat Mıhçıoğlu ile yapılan söyleşilerin yanı sıra genç yazar, çizer ve fotoğrafçıların çalışmalarını da takip edebileceğiniz Çizgili Draje’nin kapağını ise Studio Rodeo’dan Cem Özüduru çizdi ve Caner Atakul renklendirdi. Kopyala yapıştır tarzı internet yayıncılığından büyük bir özenle uzak duran Draje Dergi, 18. sayısında bakın meramını nasıl anlatıyor:
İPLERİ GÖRMEK İÇİN

Çoğumuzun bildiği eski bir fıkradır: Gitmesek de görmesek de bizim olan köylerin birinde gün gelir kuraklık baş gösterir. Köylüler her akşam televizyondaki hava durumunda şiddetli sağanak uyarısı filan bekleseler de küresel ısınma alıp başını gitmiştir bi kere... Günler, haftalar, aylar geçer ama yağmurdan eser yoktur. Meteoroloji işlerine, devlet planlama teşkilatına, devlet su işlerine filan ne kadar dilekçe yazarlarsa yazsınlar bekledikleri yağmur bir türlü yağdırılmamaktadır. En sonunda televizyon ekranlarından başlarını kaldırıp, kendi işlerini kendileri görmeye karar verirler. Hep birlikte yağmur duasına çıkacaklardır. Komşu köylere ve kasabalara haber salarlar. “Bizleri kurtaracak olan” derler; “kendi kollarımızdır…”


Yağmur duası zamanı gelip çattığında köy meydanı mahşer yerine dönmüştür. Genç, yaşlı, kadın, erkek bir aradadır artık ve içlerinde yalnızca bir tanesi şemsiye taşımaktadır.


Gerçekçi olmak mühim şey doğrusu... Uçmalı kaçmalı saçma sapan “karikatür” kitaplarına boğulmaktan daha önemli pek çok şey var hayatta. Mutlaka çizgili bir şeyler okuyacaksak dünya atlasları şuracıkta duruyor... Dünya’ya uzaydan baktığımızda göreceğimiz sınır çizgilerinden başkasına yüz vermemek gerek çünkü. İnanmayan varsa Yuri Gagarin’e sorsun…


Evet, gerçekçi olmaktan daha güzel bir şey yoktur hayatta. Huzurunuz kaçmaz bi kere… Her zaman önünüzü net görürsünüz. Hayal kırıklığının muhitine uğramazsınız… Ayaklarınız yere basar… Hem de o kadar kuvvetle basar ki başka türlü bir hayatın mümkün olduğunu düşünebilecek kadar ileri gitmemeyi, böylece saçma sapan işlerle iştigal etmemeyi de öğrenirsiniz… Sizden istenen tek şey budur… Güvenli bir gelecek için ödemeniz gereken tek bedel… Gerçekçi olunacak… Ol...


Kaçılacaksa da bizim için özenle çizilen o sınırlar etrafında dolaşmak gerekmektedir her zaman. Yağmur duasına çıkmakta bir sorun yoktur yani. Ama yanına şemsiye almak da nereden çıkıyor? Fıkra oracıkta kesilse de hepimiz, şemsiyeli adamın bütün köyde alay konusu olduğunu biliriz… Nereye gitse parmakla göstereceklerdir artık onu. Bakın bakın köyün delisi değil mi o? Şemsiyeli ruh hastası…


Çizgili Draje’de en çok çizgi romanlardan bahsetmemiz tesadüf değildir o zaman. Çünkü kargadan başka pek çok kuş tanırız ve hiçbirini kovalamak aklımızın ucundan geçmez elbette. Bütün parametrelerin -ne mutlu ki- sıfırlanamadığı bir dünyada, hayal gücümüzden başka pusulaya da öncüye de yol göstericiye de ihtiyacımız olmayacaktır. Ve betonsever gerçekçilikten bünyemizi sakınabilmek için kuşkusuz iyi beslenmek şarttır. Hem zaten Fantom’un bünyede kırk vitamin gücünde olduğunu kim bilmez? Sosyal Bilgiler ders kitaplarını sek okuyanlar bilmez. Arada gizlenmiş bir Texas cildinden mahrum kalanlar bilmez. Kargadan başka kuş tanımayanlar bilmez evet. Ve gerçekçi sopaları her zaman hazırdır onların…


Çizgili Draje fikrinin aklımıza ilk düşüşü Korkak Draje zamanlarına dayanır ki; şemsiyemizi hazır edip ilk başvurduğumuz isimlerin de Studio Rodeo'dan Murat Mıhçıoğlu ve Cem Özüduru olması kaçınılmazdı bizim için. Nitekim Çizgili Draje’nin kapağı, Cem Özüduru'nun çizgileri ve Caner Atakul'un renklendirmesiyle ortaya çıktı. Şemsiyemizi yanımıza aldığımız için bizi kınayacak betonsever gerçekçileri üzmek pahasına, Cem Özüduru'nun birkaç ay sonra çıkacak olan yeni kitabını müjdelemek de bize düşüyor elbette. Yatağında çizgili hayallere dalmış karakterin kim olduğunu ve Golconda isimli derginin kerametini de bu kitapla birlikte keşfetmiş olacağız... Hani nasıl derler… Pek yakında!


Drajelerimizden Tayfun Bayrakçı’nın Kenan Yarar ile ve taa Amerikalardan Çizgili Draje’ye ses veren Banu Alpençe’nin Murat Mıhçıoğlu ile yaptıkları keyifli sohbetler de ilerleyen sayfalarda sizi bekliyor. Cem Özüduru, Kenan Yarar ve Murat Mıhçıoğlu şahsında, içine tıkıldığımız şu banal âlemi renklendiren tüm hayalperestlere teşekkür etmeyi borç biliriz.


Bu satırlar bir word dosyası olarak zuhur ederken, başlığımızı Watchmen’den aşırdık ve fonda Luxus’tan “Mafyatik Romantik” çalıyordu. SADIK DRAJE’de görüşmek üzere…



Erdinç Yücel - Genel Yayın Yönetmeni

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails