28 Eylül 2011 Çarşamba

FANTASTURKA : AVANTÜRPERESTLER TOPLANDIK!!!

Çizgi Roman Derneği (ÇRD)'nin destek verdiği 1. Türk İşi Fantatsik Filmleri Festivali izlenimlerini Fatih Yürür'ün kaleminden okuyoruz:

Avantürperest tabirini ilk olarak Kahraman Abi’nin ağzından duymuştuk. Çağan Irmak, Prensesin Uykusu adlı filmine yerleştirmişti bu hayatından memnun olmayan “renkli” kişiliği! En beylik tabir ile, Fantastik Türk Sineması’na sevimli bir göz kırpmaydı bu!



Yıllarca itelenip, ötelenen Fantastik Türk Sineması, son birkaç yıl içerisinde, yeni nesil izleyicinin de geçmişi eşelemesi ile layık olduğu ilgi ve alakaya geç de olsa nail olmaya başladı. Aslında Anadolu halkı, öteden beri avantür severdi. Fakat ne olduysa kollektif hafızamızı yitirmeye başlamamızla oldu ve “bir takım elitler” Fantastik Türk sineması’nı “keşke” ler ile anlamaya başladılar!


Bu türe hakkını vermek için kollarını sıvamış olan Metin Demirhan ve Giovanni Scognamillo’nun çabası, türün yeniden kıpırdamasını sağladı. Metin Demirhan’ın en büyük hayali ise hiç kuşkusuz Fantasturka gibi bir festival düzenlemekti! Fantastik Türk Sinemasının en büyük aşıklarından biri olan Demirhan’ın hayali geç de olsa gerçek oldu!


23-25 Eylül tarihleri arasında Ankara Kızılırmak Sineması’nda gerçekleşen Fantasturka festivali, izleyicinin, avantür sinemanın devlerine olan vefa borcunu geç de olsa ödemesi açısından oldukça önemliydi. Yılmaz Atadeniz, Safa Önal, Çetin İnanç, Kunt Tulgar ve Levent Çakır gibi usta isimlerden, Fantastik Türk Sineması’na dair gerçek masalları dinledik birer birer! Nedenler ve niçinler ard arda sıralandı önümüze. Öyle yaldızlı yıldızlı fakat kupkuru film festivallerinin samimiyetsiz havasından alabildiğine uzak, keyifli ve lezzetli bir sinema hadisesiydi tanık olduğumuz… Tadı damağımızda kalacak, irili ufaklı anıları yıllar sonra bile suratımıza şapşal bir gülümseme konduracak cinsten!



Festival oldukça zengin bir seçkiyi de izleyici ile buluşturdu! Tam 3 gün boyunca, söyleşiler ve Fantastik Yeşilçam seçkileri ile tıka basa doldurulan festivalin belki de tek kusuru, ihtiyaç molalarının kısa olmasıydı. Nitekim bu kısa molalar, keyifli fuaye muhabbetleri ile, sinema salonunda belki bir daha izleme şansı elde edemeyeceğimiz seçkiler arasında, kritik kararlar vermemize sebep oldu!


Fantasturka’nın diğer önemli özelliği ise, blog konsepti konusunda etmiş olduğum iddialı kelamları destekleyen bir portre çizmesiydi. Blog kültürünün ciddiyetini de bir kere daha kanıtlamış oldu. Dahası, bu kültürün, paylaşımdan ve dayanışmadan ne kadar büyük bir güç aldığını da göstermiş oldu. Bu açıdan bakıldığında, karşımızda minimal görünen fakat devasa bir festival bulunmaktaydı!



Festivale katılım da oldukça tatmin ediciydi. Özellikle genç sinemaseverlerin katılımının dikkat çekici olduğunu söyleyebilirim. Bununla birlikte, sosyal medyada bir şekilde iletişim içerisinde bulunan fakat tanışma imkanı bulamamış blog yazarlarını bir araya getirmesi de maneviyat hanesine bir başka artı puan ekledi!


Başta Ali Murat Güven ve Kerem Akkoyunlu olmak üzere, Duygu Gür, Esma Kor, Alper Dağlı ve İlker Kocatepe’nin durmadan koşuşturduğu bu eşsiz festivali izleyiciye kazandırdıkları için kocaman bir teşekkür etmek istiyorum! Ustalarına uzak kalmış olan fantastik sinemaseverler ile aralarındaki mesafeyi kapadıkları için de ayrıca alkışlıyorum kendilerini!


Sözün özü odur ya! Fantasturka, birkaç küçük teknik aksaklık dışında tıkır tıkır işleyen ve kanaatimce hem katılımcıların hem de bu festivale hayat verenlerin, yorgunlukları ile mutluluklarını katık ettikleri emsalsiz bir festival olarak yılın en önemli sinemasal hadiselerinden biri olarak kayıtlara geçmiş oldu.

Öyle umarım ki gelecek sene yepyeni bir Fantasturka’da görüşmek nasip olur! Ustalarımın da festival süresince sık sık dile getirdiği gibi, sinema vaz geçilmez bir hayal perdesi…Gösterinin devam edebilmesi ve perdeyi ayakta tutabilmek için her şeyden önce insan olmak ve insan kalabilmek şart…sevgi ve saygılarımla…

Fatih Yürür

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails