28 Kasım 2010
Işıl Öz (Turkish Journal)
Leman’da çizmiş olmak heyecan verici olmalı…
İlk yıllar daha öğretici ve heyecan vericiydi. Daha sonra internetin yaygınlaşmasıyla çizerlerin çoğu (ben de dahil olmak üzere) evde çalışıp işleri dergiye elektronik posta ile yollamaya başladık. Dergi hep beraber yüzyüze çalışılan bir sürecin ürünü olunca daha eğlenceli.
Ordinary Things ne zamandır var?
Amerika’ya taşınınca dergi formatının dışına çıkmak istedim, Ordinary Things başladı ve beş yıldır devam ediyor. Siteye her hafta dört-beş çizim ekliyorum. Sitenin arşivinde binden fazla çizim var. Nereye kadar gidecek bilmiyorum.
İlk yıllar daha öğretici ve heyecan vericiydi. Daha sonra internetin yaygınlaşmasıyla çizerlerin çoğu (ben de dahil olmak üzere) evde çalışıp işleri dergiye elektronik posta ile yollamaya başladık. Dergi hep beraber yüzyüze çalışılan bir sürecin ürünü olunca daha eğlenceli.
Ordinary Things ne zamandır var?
Amerika’ya taşınınca dergi formatının dışına çıkmak istedim, Ordinary Things başladı ve beş yıldır devam ediyor. Siteye her hafta dört-beş çizim ekliyorum. Sitenin arşivinde binden fazla çizim var. Nereye kadar gidecek bilmiyorum.
“Animasyonun Önlemez Yükselişi” adlı kitabınıza da değinmek isterim…
Kitabım animasyon ve canlı çekimi (live action) bir arada kullanan filmleri gözden geçiriyor. Who Framed Roger Rabbit bunun bir örneği. Film kamerasının icadından dijital sinemanın başlangıcına kadar olan sürede yapılmış 114 kadar filmi ele alıyor. Animasyon flash sketch (çabuk çizim) adlı bir vodvil geleneğinden doğuyor. Çizer seyircilerin karşısına koyulan bir karatahtaya çabuk çizimler yapıyor ve bu çizimlerin beklenmedik dönüşümü seyirciyi eğlendiriyor. Kamera icad olunca bu sahne performanslarını filme çekiyorlar. Dolayısıyla ilk animasyon filmleri animatörü ya da animatörün elini içeriyor. Daha en başından animasyon ve canlı çekim bir arada beliriyor. Günümüzde ise Inception gibi özel efekt içeren filmler de canlı çekim ve animasyonu bir arada içeriyor. Son dönem Hollywood sinemasında rüya gerçekliğine dayalı hikaye anlatımı ya da insan zihninin içinde gelişen olaylar zinciri çok sıklıkla görülüyor. Bu da özel efektleri kullanmak için bitmek tükenmez fırsatlar doğuruyor. Örneğin Matrix Triology (Matrix Üçlemesi). Matrix canlı çekim gibi görünen ama aslında animasyon mantığına daha yakın bir film. Karakterler sınırsız şekilde eğilip bükülebiliyor, çeşit çeşit şiddete maruz kalıyor ama ölmüyorlar. Tıpkı animasyon filmlerinde olduğu gibi. Dolayısıyla sinemanın doğuşundan günümüze kadar animasyon-canlı çekim birlikteliği son derece gündemde olan bir konu.
Röportajın Tamamı: Turkish Journal
Paylaşım: Ümit Kireççi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder