Ayça Şen
Okuyucu Conan’ı gibi olan yazılarımıza bir kez daha hoş geldiniz değerli okur! Aslında fırsat olsaydı şahane yazılar yazardım ama memlekette fırsat eşitliği olmadığı için bizi verdiler ‘Yaşam’ bölümüne, politikadan uzak kaldık.
Zaten sene 82’de derginin arkasında Okuyucu Conan’ları bölümüne bir Conan resmi yapıp yollamıştım ama yayımlamamışlardı. Şans işte.
Çocukken ‘Süper Korku’ diye bir çizgi dergi vardı. Aman bir dandikti bir dandikti... Aslında daha çok pornografikti. Anneannemin başucunda Teksas, Tommiks, Gırgır, Fırt, Çarşaf durur, geceleri onları okurdu. Bir gün baktım Süper Korku duruyor. Milletin anneannesi örgü örer, Deniz Baykal’ınki namaz kılar, bizimki çizgi roman okurdu.
Geçenlerde arkadaşım bize gelirken Memo’ya nostaljik bir hediye, Teksas’ı getirmiş.
Hani Çelik Bilek olan.
Çocukken bunların çizgileri çok şahane gelirdi. Ya son zamanlarda çizgicileri değişti, çizimler baştan savmalaştı, ya da büyük ihtimalle biz büyüdük ve çizgi hassasiyetimiz arttı.
Çelik Bilek’i okurken gark olduklarım sadece çizgileri değildi. ‘Defineyi viranede ara’ derler; çocukken kötü gelen çizimler büyüyünce hayal kırıklığına uğratınca, çocukluk değerlerimize sadece görsel meseleler yüzünden hıyanet etmek istemedim. Ne de olsa politikaya en yakın olduğum zamanlardı Çelik Bilek okuduğum yıllar.
Çelik Bilek, bilmeyenler için söylüyorum; İngilizler’in Amerika’ya yerleştikten sonra bir grup asinin İngiliz askerlerine karşı sürdürdüğü özgürlük mücadelesini konu alıyor. Çelik Bilek de bu mücadelenin kahramanı; yani kendi ülkesine karşı başkaldıran bir asi. Aslında seneler önce Türk hükümetinin konuya vakıf olsaymış derhal yasaklayacağı Çelik Bilek, geçenlerde tuvalette okurken komiğime gitti. Zamanının her tür kitabının yakılıp yasaklandığı Türkiye’sinde nasıl oldu da bu çizgi roman serbest kaldı...
‘Gün olur devran döner’ sözü bu aralar hayatımda o kadar etkisini gösteriyor ki, Amerika’ya yerleşen Çelik Bilek’in de İngilizler ile olan mücadelesi zamanları (gerçi bunu yayımlayanlar Fransızlar) devran döndü ve şimdilerde Amerika ile en iyi dost olduğu için övünüp duran İngilizler’e vardı. Video kliplerde Bush’un tasma ile Tony Blair’i gezdirmesine kadar vardı hatta. Fransızlar da İngilizler’e olan gıcığından dolayı Amerika ile bacılık oldu ama şimdi araları yine çok kötü.
İnsanlarda da bu var.
Sanılıyor ki, istediğin kadar yak yık, nasıl olsa barışılır, nasıl olsa devlet politikaları gibi istediğin zaman işler düzelir, ‘Yeter ki ben isteyeyim!’
Hatta annemin bir arkadaşı bu ‘ben’ meselesine son noktayı koymuş ve çok bencil biri için “O ‘ben’ değil ‘Bem’ der” demişti. Hakikaten bu tip aşırı ego manyağı olan kişilere bencil sözü çok hafif kalıyor, ‘Bemcil’ demek daha akıl kârı.
Bencileyin durum böyle.
Kaynak - Radikal
Okuyucu Conan’ı gibi olan yazılarımıza bir kez daha hoş geldiniz değerli okur! Aslında fırsat olsaydı şahane yazılar yazardım ama memlekette fırsat eşitliği olmadığı için bizi verdiler ‘Yaşam’ bölümüne, politikadan uzak kaldık.
Zaten sene 82’de derginin arkasında Okuyucu Conan’ları bölümüne bir Conan resmi yapıp yollamıştım ama yayımlamamışlardı. Şans işte.
Çocukken ‘Süper Korku’ diye bir çizgi dergi vardı. Aman bir dandikti bir dandikti... Aslında daha çok pornografikti. Anneannemin başucunda Teksas, Tommiks, Gırgır, Fırt, Çarşaf durur, geceleri onları okurdu. Bir gün baktım Süper Korku duruyor. Milletin anneannesi örgü örer, Deniz Baykal’ınki namaz kılar, bizimki çizgi roman okurdu.
Geçenlerde arkadaşım bize gelirken Memo’ya nostaljik bir hediye, Teksas’ı getirmiş.
Hani Çelik Bilek olan.
Çocukken bunların çizgileri çok şahane gelirdi. Ya son zamanlarda çizgicileri değişti, çizimler baştan savmalaştı, ya da büyük ihtimalle biz büyüdük ve çizgi hassasiyetimiz arttı.
Çelik Bilek’i okurken gark olduklarım sadece çizgileri değildi. ‘Defineyi viranede ara’ derler; çocukken kötü gelen çizimler büyüyünce hayal kırıklığına uğratınca, çocukluk değerlerimize sadece görsel meseleler yüzünden hıyanet etmek istemedim. Ne de olsa politikaya en yakın olduğum zamanlardı Çelik Bilek okuduğum yıllar.
Çelik Bilek, bilmeyenler için söylüyorum; İngilizler’in Amerika’ya yerleştikten sonra bir grup asinin İngiliz askerlerine karşı sürdürdüğü özgürlük mücadelesini konu alıyor. Çelik Bilek de bu mücadelenin kahramanı; yani kendi ülkesine karşı başkaldıran bir asi. Aslında seneler önce Türk hükümetinin konuya vakıf olsaymış derhal yasaklayacağı Çelik Bilek, geçenlerde tuvalette okurken komiğime gitti. Zamanının her tür kitabının yakılıp yasaklandığı Türkiye’sinde nasıl oldu da bu çizgi roman serbest kaldı...
‘Gün olur devran döner’ sözü bu aralar hayatımda o kadar etkisini gösteriyor ki, Amerika’ya yerleşen Çelik Bilek’in de İngilizler ile olan mücadelesi zamanları (gerçi bunu yayımlayanlar Fransızlar) devran döndü ve şimdilerde Amerika ile en iyi dost olduğu için övünüp duran İngilizler’e vardı. Video kliplerde Bush’un tasma ile Tony Blair’i gezdirmesine kadar vardı hatta. Fransızlar da İngilizler’e olan gıcığından dolayı Amerika ile bacılık oldu ama şimdi araları yine çok kötü.
İnsanlarda da bu var.
Sanılıyor ki, istediğin kadar yak yık, nasıl olsa barışılır, nasıl olsa devlet politikaları gibi istediğin zaman işler düzelir, ‘Yeter ki ben isteyeyim!’
Hatta annemin bir arkadaşı bu ‘ben’ meselesine son noktayı koymuş ve çok bencil biri için “O ‘ben’ değil ‘Bem’ der” demişti. Hakikaten bu tip aşırı ego manyağı olan kişilere bencil sözü çok hafif kalıyor, ‘Bemcil’ demek daha akıl kârı.
Bencileyin durum böyle.
Kaynak - Radikal
1 yorum:
"Yayınlayan FRANSIZLAR" yanlışı:
İtalyan ESSE-GESSE Grubu, yazar ve çizerleri. İtalya'da yayınlandı. Türkiye'de çok ama çok daha fazla tuttu.
Yorum Gönder