,
Aşağıdaki yazıda Batman Dark Knight filmiyle ilgili ciddi spoiler'lar vardır. Okumadan önce iyi düşünün arkadaşlar!

Joker'in karşısında ezilmeyen bir karakter var ki ona yazık olmuş. Aaron Eckhart'in canlandırdığı savcı Harvey Dent-Two Face karakteri. Eckhart hakikaten rolünün hakkını vermiş. Ne yazık ki Joker'in olduğu bir arenaya düşmüş! Sanki bilerek ikinci plana itilmiş gibi. Oysa Two Face
karakteri kesinlikle bir stand alone Batman filmini hakediyor. Hele böylesine bu role cuk oturmuş muhteşem bir oyuncu varken. Ben filmde Dent'in Two Face olduktan sonra Batman'la daha çok karşı karşıya gelmesini ve aralarında biraz daha çok diyalog olmasını tercih ederdim. Resmen tadımlık kaldı damağımızda. Bu arada Aaron Eckhart, Ugur Dündar'dan sonraki en iyi Martin Mystere adayı diye düşündüm bilmem ne dersiniz? Saçlara biraz perma lazım tabii:). Gary Oldman, Jim Gordon rolünde öne çıkan 3. karakter. Üzgün ve süzgün ama kararlı Gordon, Oldman'in oyunculuğunda iyi durmuş. Göründüğü her bir sahne iyi seçilmiş iyi yazılmış. Özellikle final sahnelerinde çizgi romandaki Gordon'u hatırlıyorsunuz ( yine Killing Joke'a referans var gibi).

Kara Şövalye'ye gelince. Maalesef filmin Jim Gordon'dan sonraki 4. karakteri olarak boy gösteriyor. Burada şahsi bir fikrimi belirtmek isterim. Christian Bale'i bir türlü ne Batman olarak ne de Bruce Wayne olarak kabul edemiyorum. Cüssesiz bir Batman olmaz. Hele Lucius Fox
(Morgan Freeman)'un yanında en az bir baş boy farkı olan bir Batman(!) olamaz. Hani belediye baskanı Nestor Carbonell bile daha iyi bir Batman olur gibime geliyor. Peki şimdiye kadarki Batman karakterlerinden hangisi en uygunuydu derseniz maalesef hiç bir Batman filminde Kara Şövalye kostümünü hakkıyla "dolduran" bir oyuncu görmedim derim ben. Şöyle kara yağız, dalgalı saçlı, uzun ve iri, sert ve derinlikli bir yüzü olan bir oyuncu lazım. Sonuç olarak, suçun anatomisi, kahramanların gerekliliği, sevgi söz konusu olduğunda kahramanların duruşunun ne olması gerektiği, kitlelerin teröre bakış açısı gibi üzerinde günlerce tartışılabilecek ciddi konuları hiç boş geçmeden güzel aksiyonlar eşliğinde 152 dakika boyunca analiz etmiş Nolan kardeşler. İki gemi dolusu birbirlerini öldürme şansı verilmiş insanların geçmişlerine ve statülerine bağlı olarak davranışlari şaşırtıcı. O sahnelerin sonundaki sürpriz şaşırttığı kadar düşündürücü de. İlk defa bir çizgi roman uyarlaması böylesine derin sosyal içerikli konuları masaya yatırma ve düşündürmeye soyunmuş. Böylesine sağlam bir senaryo ve film için de Batman'dan daha iyi bir çerçeve olamazdı zaten. Kahramanın çıkışının suç ve sosyal bozukluklara bağlı olduğu bir karakter için daha klişe bir film çekilseydi, Batman "ilk filmin artığı" devam zinciri olarak tarihe geçecekti. Nolan "Batman'i devreden çıkarıp, çok daha iyi bir tercihle" epik bir devam zinciri başlatmış. Joker'in banka soygunu, mafyanın inine girerken yaptığı numara filan biraz acemice ve inandırıcılıktan uzak ama akılda kalmıyor zaten. Banka soygunu deyince, filmin girişinde William Fichtner'in kısa ama etkili bir rolü var. Prison Break hayranlarının iyi bir tatmin yaşayacakları kesin. Batcave'de Bruce'un kurduğu "dinleme konsolu" sayesinde görsel iletişimin olduğu sahnelerde çizgi romanlardaki gibi Batman'in beyaz gözlerini görmek ayrı bir keyif. Batmobil'in devre dışı kaldıktan sonra Batcycle'la devam edilmesi sanki filme yeni elenen karakterler gibi bir hava veriyor. İlk defa Bruce Wayne'i gündüz icraatlarında da görüyoruz. Motorsikletiyle belediye başkanı suikastinin perde arkasına dalması filan ilginç tecrübeler oldu doğrusu. Film ile ilgili anlatılacak o kadar çok şey var ki böyle bir yazıya sığmaz kesinlikle. Sadece şimdiye kadar yapılmış en iyi Çizgi Roman uyarlaması demekle yetinelim. Kesinlikle alt yazılı versiyonuna gidin görün ve "Ledger'in hayatının son oyununa" tanık olun derim.

Selamlar
Lami TİRYAKİ
,
,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder