1 Temmuz 2008 Salı

Yarı Hayvan Yarı İnsan denince...

İngiliz parlamentosu Mart 2008'de "melez embriyoların" geliştirilmesine olanak tanıyan yasayı onayladı. Kimileri hayvanlarda geliştirilecek embriyoların hastalıkların iyileştirilmesinde yarar sağlayacağı görüşünü ileri sürerken geniş bir kesim "ahlaken" saygısızlık görüşüyle karşı çıkıyor yasaya. Yakın zamanda hayvan klonlamayı başarmış bilimin melez, yarı insan-yarı hayvan yaratıklarla neler yapabileceği biraz da korkuyu beraberinde getirmiş gibi.

Basınımız bu olayı "Frankenstein" benzetmesiyle sundu çoğunlukla. Korku öğesi açısından tamam ancak bilimsel benzerlik olarak yanlıştı Frankenstein. Yarı hayvan yarı insan denince akla hemen bilimkurgu'nun babası H. G. Wells'in "Dr. Moreau'nun Adası" romanı gelmeliydi.



Romanın konusu şöyle: Edward Prendick, geçirdiği bir gemi kazası sonucunda kendisini Büyük Okyanus'un ortasında, kimselerin uğramadığı volkanik bir adada bulur. Ama şansına, ada pek ıssız sayılmaz: Kendisini deneylerine adamış bir bilim adamı olan Dr. Moreau, alkolik asistanı Montgomery, onun tuhaf hizmetkârı M'ling ve Moreau'nun korkunç deneylerinin ürünü tuhaf yaratıklar.
Prendick, adanın içindeki ormanlarda pusu kuran tehlikelerin arasında çıktığı yolculuklarda garip ayinlerle, Kanun'la karşılaşacak, yeni ve tuhaf arkadaşlar edinecektir (özet-vikipedi).

Elbette bu roman bir ilk değildir insanlık tarihinde. Mitolojide; ki mitoloji denince akla sadece Yunanlılarınki gelir nedense, yarı insan yarı hayvan yaratıkları anımsamak istersek komşunun yaratıklarına bakmamız yeterli olur galiba: Yarı balık yarı insan erkekler-Tritonlar, yarı kuş yarı kadın Harpiler, yarı at yarı insan Centaurlar, yarı boğa yarı insan Minotaur v.s. Bu konuda üzücü olan kendi mitolojimize bakamıyor oluşumuz. Türk kimliğini sadece "islam sonrası"yla başlıyor gibi kabul eden ve öncesine dair sadece savaşlarla istilaları yazan, ama paganist, şamanik dönemleri ve kültürü yok sayan özellikle "milliyetçi" kesimin daha çok "ümmetçi" davranışı bizi bilgisizliğe mahkum ediyor gibi. Ama yok haklarını yemeyelim, Asena adlı bir Kurt var mitolojik öğe olarak. Dişi kurt hem de, büyük çağdaşlık örneği!

Neyse, gelelim çizgi romanda yarı hayvan yarı insanlara...


Dr. Moreau’nun adası (The Island of Dr. Moreau), DC comics’in “Elseworld” serisinde bir sayılık çizgi roman olarak Justice League of America’ya uyarlandı 2002 senesinde. 64 sayfalık çizgi roman H. G. Wells’in romanıyla DC evreninin bir kolajıdır. Roy Thomas’ın yazdığı Steve Pugh’un çizdiği sayının öyküsü şöyle:

1887 yılında Lady Vain adlı gemi açık denizde kaybolur. Mr. Carr adlı gencin dışında hayatta kimse kalmamıştır, o da gizemli bir adaya ulaşır. Genç, bu adada insanüstü yaratıkların cesetleriyle karşılaşır. Hem de tanınmış bazı süper kahramanların kostümlerini taşıyan yaratıklardır bunlar.
Bu yaratıklar Dr. Moreau’nun deneylerinin ürünüdürler. Süper güçlü ve hayvan insan karışımı yaratıkların bazıları şunlardır:
Çita/Ceylan-İnsan karışımı olanı dünyanın en hızlısıdır (Flash), Katil Balina/Deniz Timsahı-İnsan melezi olan yedi denizin kralı (Aquaman) v.s.
Dr. Moreau’nun hedefi bu yaratıkları anakaraya götürmek ve usta katil Karındeşen Jack’i adalete teslim etmektir.

Ancak bu çizgi roman uyarlaması bir ilk değildir. 1938 tarihiyle start alan comics ekolünde zaman zaman hayvan-insan karışımlı kahraman ve kötüler türemiştir. Bu sayının tek farkı orijinal romanı birebir uyarlaması ve adını da kullanmasıdır. Buna karşın alt yapıyı alıp yepyeni bir karakter ve hikaye de yaratılmıştır: The High Evolutionery

Marvel Comics’i şaha kaldıran uyarlama ustası Stan Lee Dr. Moreau’dan bir The High Evolutionery (Yüksek Evrimci) türetmiş, evrensel bir tanrılık ve hayat yaratma çabasının simgesi haline getirmiştir. Evrimci, evrenin her yanında yaratıklar yaratmıştır.

En çok bilinenleri White Tiger (Kaplan-insan karışımı. Bir dönem “Hero For Hire”da adaletten yana dövüştü), Man Beast (Kurt-insan melezi. Thor, Warlock ve insanlığın düşmanı) ve Bova (insan-inek melezi. Scarlet Witch, abisi Quiksilver ve Spider-Woman’a bakmıştır bebekliklerinde). Bu üçünün dışında deneylerin yapıldığı Wungaore dağı Şövalyeleri (Knights of Wundagore) adlı grup vardır. Grup, Lord Anon/Sir Wulf (Man-Beast), Lady Bova (İnek-insan), Lord Churhill (bulldog), Sir Delphis (Yunus), Sir Gator (Aligator), Sir Lepard (Leopar), Sir Lyan (Aslan), Sir Porga (Domuz), Sir Ossilot (Güney Amerika kedisi), Sir Ram I ve II (Koç), Sir Teed (At), Tabur (Kedi), Count Tagar (Kaplan), Lady Ursula (Ayı), ve Lady Vermin (Fare)’den oluşmaktadır.

The High Evolutionery kimdir? Dr. Moreau’nun bu uyarlanmasının hikayesi nedir?

Marvel Comics’in bu ünlü şahsiyeti Stan Lee ile Jack Kirby’nin yaratısı. Okuyucuyla ilk kez The Mighty Thor’un birinci serisinin 134. sayısında (1966) tanışmıştır. Kurgu karakterin gerçek ismi İngiltere-Manchester doğumlu Herbert Edgar Wyndham. Genetik araştırmalar yapan karakter, Inhuman adlı ırkın genetik araştırmacısı Phaeder ile tanışır ve genetik kodu kırmayı öğrenir. Bunu takiben "İsotop A“ adlı formülü keşfeder. Sıradan insandan yavaş yavaş kostümlü insana geçiş yapar.

***

İşte bir yasadan yola çıkarak bir romana, oradan da çizgi roman dünyasında kısa bir serüven yaşadık. Uyarlamalar zincirine ne gibi halkalar katılacağını zamanla göreceğiz. Burada akla gelen soru hemen "Acaba biz çizgi romanımızda başarılı ve evrensel uyarlamaları ne zaman başaracağız?“ oluyor.
Kültürümüze layıkıyla sahip çıkınca mı? Yoksa çizgi romanın, hayatın içinde, hayatın bir parçası olduğunu anlayınca mı?

Yazan: Ümit Kireççi


Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails