27 Mart 2008 Perşembe

Kutsi Akıllı Söyleşisi

Sayın Kutsi Akıllı'yla yaptığımız bu söyleşi neredeyse bir seneyi bulacak. Askere gidişim, bazı yazı ve söyleşileri düzenleyememiş olmam, dahası wordpress'in kapatılması söyleşinin paylaşılmasını geciktirdi. Ama işin kötüsü bu sürede Kutsi Akıllı'nın açtığı animasyon firması, hedefleri, amaçları, emekleri... Kartoon Animasyon kapandı...!

Bir bakıma aşağıdaki söyleşinin hükmü kalmamış gibi. Ancak ülkemizde binbir umut ve emekle kurulan çizgi roman temelli işletmelerin durumunu anlamak adına aşağıdaki söyleşinin çok önemli bir belge olduğu kanısındayım.

Çizgi romanımız işte böylesi cesur ve riske girerek ayakta durmaya çabalayan kişilerin sırtında taşınıyor. Hepsine Kutsi Akıllı vasıtasıyla bir kez daha başarılar dilemek istiyorum:

Ü - Klasik bir giriş yapıp önce sizden kendinizi tanıtmanızı rica ediyorum Kimdir Kutsi Akıllı neler yapmıştır şimdiye kadar?

K - Kutsi Akıllı çizgi roman senaristi ve çizeridir. Hayatını kazanmak için tv, reklam şirketleri ve prodüksiyon ajanslarına senaryo yazar, bir şeyler çizer. Animasyonla ilgilenir. Kendi hoşlandığı işlerle ilgilenmek için yazı, çizi ve sinema sektöründe kamera arkasındaki hemen her işi yapar. Animasyonla ilgisi üniversite yıllarında mizah dergilerinde çizerken başladı ama o zamanki teknoloji sadece amatör olarak ilgilenmesine neden oldu. Çünkü oldukça ciddi para isteyen bir işti. Kare kare çeken kameralar vs. Şimdi tarayıcı var. İş ucuzladı ve teknik olanaklar herkesin kullanabileceği hale geldi. Artık yetenek konuşuyor bu alanda, teknik malzeme ikinci plana düştü. O yüzden keyifle bu iş üzerinde çalışıyor.

Ü - Farklı yazım alanlarında faaliyet gösterdiğinizi hatırlıyorum: Mizah, eleştiri, film tanıtımları… Biraz da onlardan bahsedebilir misiniz?

K - Artık geçmişte kaldı diyebilirim. Mizah dergileri eskiden paylaşım için çok güzel alanlardı. Şimdi okuma alışkanlığının düşüşünden onlar da paylarını aldılar. Sinemaya gelince, o devamlı bir ilgi alanıydı. Hiç vazgeçilmedi. Bir çok yerde film eleştirileri yaptı. En son olarak Film+ dergisinde. Şu anda da bir senaryo üzerinde çalışıyor.

Ü - Son olarak, yani çizgi roman yayıncılığına geçmeden önce çizgi film tanıtımları yapıyordunuz galiba. Çizgi roman – çizgi film ilginiz nereden başladı, neler yaptınız Şafak Günlüklerine gelesiye kadar?

K - Ben çizgi roman senaryosuna lise yıllarımda başladım. Oğan Kandemiroğlu ile arkadaştık. Almanya’ya çiziyordu. Bir zamanlar çok fazla üretime ihtiyaç duyulmuştu ve Almanya’daki çizgi roman yazarları yetersizdi. Ben Oğan’a çizimlerde yardım ediyordum. Editörü ona geldiğinde Türkiye’de Çizgi roman senaristlerini sordu. Kendisine denemek istediğimi söyledim. Birkaç senaryo hazırlayıp gönderdim. Beğenildi ve başladım. Üniversiteye girdiğimde Avrupa’da senaryosunu yazdığım çizgi romanlar satılıyordu. O dönem, o yaşta bir genç için çok gurur verici bir şeydi. Sonra Danimarka’dan bir artist ajanı ile tanıştırıldım ve Danimarka için de üretmeye başladım. Hiç birinin basılı halini bile görmedim ama iyi para kazanıyordum. Derken Avrupa’da çizgi roman durdu. Ben de tamamen Türkiye’ye çalışmaya başladım. Gırgır’daydım o zaman. Daha sonra Leman, Pişmiş Kelle ve hayatımda çalışmaktan en çok zevk duyduğum dergi olan Deli’de işler yaptım. Bir müddet sonra da rh+ çizgi roman dergisini çıkardık. Yaysat’a teşekkür etmeyi bir borç bilirim, onların sayesinde 6 – 8 bin arasında satıp, çizerlerine para ödeyen bir dergi battı. Sonra uzun bir ara girdi.

Ü - Şafak günlükleri… Belki uçan kaçan kahramanlar daha çok tutacaktı, neden Şafak Günlükleri? Acaba “gerçek kahramanlar” daha mı ilginç geliyordu size? Veya tarihi bir protesto, bir karşı çıkış mı vardı Şafak Günlükleri’nde?

K - Hiçbir kurgu gerçek kadar etkileyici değildir. Gerçeği yaptığınızda orada ölen her kişi gerçektir, yapılan her kahramanlık veya ihanet gerçektir. Tarihi bir protesto. “Evet” Bize sabundan oyulmuş bir tarih öğrettiler. Sarıkamış tarih kitaplarında bir paragraf bile verilmeyen bir gerçektir. Oysa orada Türk ordusunun belkemiği kırılmıştır. Tecrübeli askerler ölmüş, bu yüzden Çanakkale Savaşı’nda okumuş gençler cepheye gitmiş, bu da Cumhuriyet’in ilanından sonra en ihtiyaç duyulan zamanda eğitimli insan eksiğinin derinlemesine hissedilmesine neden olmuştur. Tarihin öyle bir yerinden tutulup “Haa, bu demek böyleymiş” diye karar verilecek bir şey olmadığının farkındaydık. Ama bir yerden başlamak gerekiyordu.

Ü - Okuyucu bu hedefinizi anladı mı sizce? Yayın durduğu için soruyorum, suçlu kim, var mı? Okuyucu, tercih sebebiyle siz, farklı etmenler…

K - Valla gelen eleştiriler olumlu yöndeydi ama bunun yanında dergi şu anda yaşamadığına göre yeterli gayreti gösteremedik sanırım diye itiraf etmek gerekiyor. Dağıtım çok büyük sorundu, eyvallah ama yazan çizen takımı dışında kimseyi gönül koyabilecek kadar etkileyememişiz sanırım. Önümüzdeki günlerde sayıları yavaş yavaş rhdergi.com’a koymayı düşünüyorum.

Ü - Ülkemiz çizgi romanı ve hatta çizgi filmi ne aşamada sizce? Yayıncılar, okuyucular… Genel olarak görüşlerinizi alabilir miyiz?

K - Dünyada çizgi roman gerileme devrini bitirmek üzere. Bu dönemden sonra sadece koleksiyon yapanlar ve belirli bir kültür seviyesinin üzerindeki yetişkinler için özel albümler yapılacağını zannediyorum. Çizgi filme gelince; 3D onun bütün tırnaklarını sökene kadar ömrü var diyebilirim. Hatta ondan sonra bile yaşayacaktır çünkü çizginin tadı ve yaratıcılık kapasitesi 3 boyuttan daha üstün.

Ü - Kartoon… Çizgi filmde bir aşama aslında stüdyonuz. Ortaklarınızı tanıyabilir miyiz?

K - Murat Bozkurt ve Demirhan Baylan. Murat çok yetenekli bir çizerdir ama bundan daha önemlisi çok iyi bir “compositing” ( ne yazık ki karşılayabilecek Türkçe bir kelimemiz yok) uzmanıdır. Doymak bilmeyen bir yeni programları deneyip işe yarayabilecek olanları ayırma merakı vardır. Demirhan ise müzik ve efekt konusunda Türkiye’nin önde gelen isimlerindendir.

Ü - Neler yaptınız şimdiye kadar, ne hedefleriniz vardı, hangisine ulaştınız?

K - Troya projemiz vardı Murat’la. İlyon kentinin dünya tarihinin yazılmasında çok önemli olduğunu ve orada yaşananların son filmde de gördüğümüz gibi hiç de gerçekçi aktarılmadığını düşünüyoruz. Troya her yerde Yunan – Hellen uygarlığının üstünlüğünü göstermek için propaganda aracı olarak kullanılıyor çünkü batı kökenini o olarak kabul etmeye başladı. Oysa o dönemde Anadolu’da kanalizasyon sistemlerinden ayın tutulma zamanlarına kadar her şey hesaplanırken Yunanistan’da insanlar tanrılara kurban ediliyordu. O savaş aynı zamanda dinsel açıdan da çok önemlidir çünkü savaşı Akhaların kazanmasıyla Ana Tanrıça ekolü yıkılmış, baba tanrı ekolü başlamıştır. Troya’dan kaçanların Roma imparatorluğunu kurmuş olmaları da başka bir önemli nokta.

Şu anda ana hedefimiz iyi animasyonlar yapmak ve bu sektör için adam yetiştirmek. Bunun için kurslar düzenliyoruz. En son “Maskeli Kız” adında bir klip yaptık. Zaman açısından oldukça sıkışık olmamıza rağmen eli yüzü düzgün bir iş çıktı. Yeni tanınmaya başladık. Önümüzdeki sezonun daha iyi olacağını düşünüyoruz.

Ü - Arzu ettiğiniz bir hedef var mı yoksa sadece piyasa mı yapıyorsunuz?

K - Hedef var tabi. Troya filmini gerçekleştirmek, Şafak Günlükleri’ni animasyon haline getirmek hedeflerimiz ama biraz da ekonomik güce bağlı bu hedefler.

Ü - Ders de veriyorsunuz… Ne olacak bunun sonunda, büyüyen bir stüdyo mu olacaksınız yoksa sadece kalifiye eleman mı yetiştiriyorsunuz? Yetişen kişiler bu mesleği nasıl değerlendiriyorlar? Kalıcı mı olacaklar, kaçıcı mı?

K - Amaçlarımızı belirttim. Biz kendimiz için eleman yetiştirmiyoruz. Öğrenmek isteyenleri eğitiyoruz. Bunun yanında ihtiyaç duyduğumuz anda iletişime geçebileceğimiz kişileri de tanımış oluyoruz. Bu işte kişileri ve kapasitelerini bilmek çok önemli. Mesleği nasıl değerlendirdiklerine gelince, zaten kaçıcı olanlar ilk kurun sonunda kaçıyorlar. Çünkü animasyon oldukça güç, zahmetli ve disiplin isteyen bir iş. İlgilenenler varsa http://www.kartonanimasyon.com/ adresine bakabilirler.

Ü - Genç arkadaşlara, çizer ve yazarlara söylemek istedikleriniz alabilir miyim son olarak?

K - Doğrusunu söylemek gerekirse bu sektörün ne kadar hayatta kalacağı belli değil. Çizgi sektörü her geçen gün kan kaybediyor. Bunun yanında 3D bir müddet sonra sıkıcı hale gelebilecektir. İş gerçeğe yaklaştıkça hareket ve yaratıcılık sadece konu ile ilişkili hale gelir. Çizgi sektöründe bugünden sonra profesyonel olarak yer almak isteyenler çok çalışmayı ve azla yetinmeyi kabullenmiş kişiler olurlarsa daha az hayal kırıklığına uğrarlar gibi geliyor. Çok zevkli bir iştir, insana çok tatmin verir ama bu tatmin gitgide daha manevi olmaya başlıyor.

Ümit Kireççi

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails