Osman Ülke
...
Bu ülkede kaliteli işler yapan bir adamın hak ettiği
değeri elde etmesi kolay değildir, bazen
imkânsızdır. Hikâyesi çoğu zaman beni üzüyor olsa da böyle bir sanatçıyı
tanıdığım için mutluyum. Onun hakkında elimden geldiğince bildiklerimi
anlatmaya çalışacağım.
Varol Gökdamar’a çocukluğunda yanlış bir iğne
yapılır ve belden aşağısı felç olur. Bu durumun belki de kendisi için daha
hayırlı olduğunu söyler. Çünkü resme olan ilgisini yalnız geçirdiği zamanlarda
fark eder.
Yeteneklerini özel bir ders almadan geliştirmiştir.
Güzel sanatlar okuyan, resim kurslarına giden çoğu kimse aynı anda hem başarılı
bir ressam hem de çizgi romancı olamaz. Fakat Varol abi bir süper kahramandır.
En zorlu şartlarda en mükemmel ürünleri ortaya koyar.
Sanat hayatındaki renkli yolculuğuna gazeten kestiği
resimleri taklit ederek başlaması son derece sıra dışıdır. Elbette işin
içerisinde anatomi ve perspektif gibi detaylar olduğunda gazetelerden bu işi
öğrenmek mümkün değildir. Acelesi yoktur, bulabileceği her malzemeyi
değerlendirir. Satın aldığı çizgi romanlardan da birçok şey öğrenecektir.
Teknik bilgiler konusundaki eksikliklerini kendi kendine tamamlar. Birisinin
ona kuralları öğretmesi o kadar da önemli değildir, insan kuralları gözlemleyebilir.
Mesela portrede iki gözü arasında bir göz kadar mesafe olduğunu kendisi
bulmuştur. Kuşkusuz böyle bir azmin büyük engelleri aşmaması için hiçbir sebep
yoktur.
İnsanların hayranlığını kazandığı yıllarda
mütevazılığından bir şey yitirmez. Müthiş yağlıboya çalışmaları asırlar önce
yaşamış büyük ressamlara benzetilir. Çizgi romanlarındaki tarzı ise Conan’ın eski
sayılarının bir nostaljisi gibidir. Her şeyin çöp gibi bir kenara atıldığı çizgi
roman piyasasında tarzının benimsenmiyor olmasından hoşnut değildir ama hala
onun tarzını takdir eden çizgi roman meraklılarının olduğunun da farkındadır. Hatta
bunlardan bazıları dünyaca ünlü çizgi romancılardır.
Photoshop kullanmayı da kendi bildiği yoldan
öğrendikten sonra dijital resimler çizmeye başlar. Azmiyle birçok
illüstratörden daha kaliteli ürünler ortaya koyar. İllüstrasyonların dijital
kolaylıklarından istifade etmek yerine yağlı boya çizer gibi sabırlı bir
şekilde hareket eder.
Hayatta kimseye yük olmak istemediği için yazın
kavurucu sıcağında bıkmadan çalışır. Arada eline kalem almamış kimselerin “Güzel
resim çizemiyorsun.” demesine gülüp geçer.
Varol abi yoğun bakımda geçirdiği haftaların
ardından aramızdan ayrıldı. Son günlerini anne babasıyla geçirirken onun
sıkıntılarına ortak olmaya çalışıyordum. Sağlıklı olduğu günlerde de neredeyse her
akşam kendisiyle sohbet ederdim. Onun hiçbir zaman yalnızlığa hapsolmasını
istemiyordum. Fakat elimden ne gelirdi ki? Bilmiyorum, belki de yapmam
gerekenleri yapmışımdır.
İki yıl önce yazmaya başladığım Avcının Masalları
isimli fantastik romanın kapağını çizecek birine ihtiyacım vardı. Görsel
Sanatlar dersi hocam Gökhan Yıldız’ın vesilesiyle tanışmıştık. Yazmakta olduğum
romanın kapağını bir türlü tamamlayamadık. Eline ne zaman bir iş geçse
benimkini daha sonra da yapabileceğini söylerdim. O da bu kapağı erkenden
bitirmek istemiyordu. Bir işi içine sinmeden bırakmazdı. Bu konuda şansımız
yaver gitmese de umurumda değildi. Bir çalışmayı tamamlamak her zaman tek başına
önemli değildir.
Bilgisayarı bozulduktan sonra defalarca yeni bir
tablet alabileceğimizi söyledim. Her defasında bu teklifimi kibarca reddetti.
Ben de bir gün romanı tamamlayınca nasıl olsa kendisini ikna edeceğime
inanıyordum. Çizdiği kapak bu haliyle bile bir şaheserdi ve hiçbir zaman böyle
bir resmin bedelini ödeyemezdim.
Görsel Kaynak - Toprak Sergen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder