Ümit Kireççi
...
Tarihler 2011 Temmuzunu gösterirken ben yakın zamanda vefat eden değerli hocamız Veysel Atayman'a üç kişilik ortak bir ödevde "Karl Marx, Kapital, Yeni Başlayanlar İçin" kitabının çevirisini ele alarak eserde kullanılan görsellerin hedef kitle göz önüne alındığında yeterliğini sorgulamıştım. Şimdi, 1 Mayıs dolayısıyla, hocamı da rahmetle ve saygıyla anarak buradan ödevin kendime ait kısmını paylaşmak istiyorum. Ve soruyorum "Sözleri çevirmek tamam ama acaba eserlerin daha iyi anlaşılabilmesi için çizgiler de çeviriye tabi tutulabilir mi?"
Not - Ödev, İÜ Çeviribilim Yüksek Lisans ödevi...
3 – Kitabın görsellerinin amacına hizmet etmiyor oluşu
Kitapta kullanılan görseller tamamen
aslında okuru kazanabilmek adına yapılmaya çalışılmış bir oyun gibidir, pek çok
yerde yazıyla anlatılanın aynı sayfada görselleştirilmiş halini görürken, bazı
yerlerde yazıların bir kısmının da kutucukların içine yazılıp
görselleştirildiğini görüyoruz. Belli ki “okur sıkılmasın, bilgi yoğunluğu
altında ezilmesin, anlatılanlar etkileyici, akılda kalıcı olsun” gibi birtakım
düşüncelerle, görsellerin genelde metne fazladan bir ekleme, söyleneni
destekleyen ve pekiştiren bir unsur olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.
Ancak bazı yerlerde, özellikle çok yerinde kullanılmış olan Lessner’larla
ilgili örnekte, ne anlatılmak istendiğini okurun anlamasına yardımcı olması
için görsellerin eklendiğini görmekteyiz ki bu metnin anlaşılır olması
isteğiyle örtüşmesi bakımından önemlidir. Ama genel anlamda ne yazık ki bunun
eksik kaldığı, bazen gereksiz görsele başvurulduğu, bazen anlatılmak istenenle
görselin arasındaki bağlantının tam olarak kurulamadığı durumlarla
karşılaşıyoruz.
Örneğin;
sayfa 120’de, değişir sermaye ile değişmez sermayenin arasındaki farkı
göstermek için kullanılan espriler hemen anlaşılması kolay türden değillerdir.
Burada okurun kuram bilgisinin zaten olmadığını göze alacak olursak, öncelikle
esprinin nerede yattığını ve neyi ima ettiğini anlaması için çaba sarf etmesi
gerekecektir. O halde, okur espriler yumağı içinde burada ne demek istiyor
şurada ne demek istiyor diye düşündürmektense, bırakalım Kapital’in kendisini
okumaya başlasın.
Kapital’in
yazıldığı dönem ile günümüz arasındaki farklılıklar göz önünde bulundurularak
metinde yazılanların günümüze uyarlanmış olması kimi durumlarda kuramsal kısmın
anlaşılmasını kolaylaştırmıştır. “Sermaye
birikimi” konusuna açıklık getirmek üzere kullanılan “terzi Lessner’ler” ve “para
torbası” örneği (sayfa 69 – 71) yerinde bir örnektir. “Baba Lessner” ile
“genç Lessner” bir şey satın almak için satmaktayken “para torbası” satmak için satın almaktadır. Sayfa 36’da verilen
örnek ise, “Smirnoff’u keşfedinceye dek giysilerimi hep annem seçerdi – Etkisi
yıkıcıdır” dan neyin kastedildiği ve neyin kastedilmesi gerektiği (kullanım
değerinin yabancılaşması) arasında bir bağlantı kurmak zor gibi görünmektedir.
Teorinin günümüz dünyasına da uygulanabileceği söylenebilir belki ancak
kullanılan örneklerin zorlama örnekler olduğu da söylenebilir. En azından,
"Smirnoff" reklam metni örneği için böyle söylenebilir. Kuramların
tam olarak anlaşılması söz konusu olsaydı ancak o zaman bu kuramların günümüz
dünyasını açıklayabilip açıklayamadığından bahsedebilirdik.
Örnekler
üzerinden ilerleyecek olursak kimi kitap içi örneklemelere ve görsellere bakmak
gerekir:
Sayfa 18’de, sözü edilenler biraz havada kalmaktadır. Marangozun öne
sürdüğü görüş nedir tam olarak, Marx’ın kapsamlı cevabı nedir, burada ele alınamayacak
kadar uzun bir cevabın özünü karikatür verebilmekte midir? Yoksa bu cevap
Marx’ı daha çok sert ve anlayışsız biri gibi mi göstermektedir? Okuru merak
ettirip cevabı okumaya yöneltmek de olabilir bunun amacı ama okurda aksi yönde
bir tepki de oluşturabilir.
Sayfa 20’deki görselin
amacını çözmek pek mümkün değildir; ne kadar da karışık diye soran Kugelmann’a
Marx’ın verdiği cevap okurun sabrederse ilk bölümlerde zorlandıktan sonra rahat
bir biçimde Kapital’i okuyabileceği mesajını verirken, cümlesinin devamında
önerdiği neden 10. Bölümden başlayarak okumuyorsun, önceki bölümleri daha sonra
okursun cümlesi ve bu önerinin dipnotla Marx’ın Kugelmann’a yaptığı bir öneri
olarak söylendiğinin belirtilmesi, okura üstü kapalı “ama sen böyle yapma tabii
ki” göndermesi mi yapmaktadır bunu anlamak pek mümkün değildir.
Sayfa 16’da tavşanın
ikiye bölünmesi ardından, “Marx kendisini gazeteciliğe ve kapitalizmi
incelemeye adadı” cümlesinin peşi sıra gelen kutucuk içerisinde “Ööf ya! Ben
British Museum’a gidiyorum!” Burada Marx’ın niye sinirlenerek müzeye gittiğini
anlamak okuru durdurabilecek bir etken olarak görülebilir. Burada ne
vurgulanmak istenmektedir? Metnin farklı bir bölümünde yeniden karşımıza çıkan
British Museum görseli de yine aynı şekilde yerine tam oturtulamaz eğer
Marksizme yeni başlayan okurdan söz ediliyorsa. Çünkü bu okurda Marx’ın
zamanının büyük bir bölümünü bu müzedeki okuma odasında geçirdiğini ve burada
kapitalist toplumu analiz edebilmesine katkı sağlayan The Economist’in eski sayılarını, diğer kitap ve dergileri okuduğu
ön bilgisi olmayabilir, olmayacağı da kuvvetle muhtemel gibi gözükmektedir.
Kitabın
54. sayfasında “Davy Jones’un Sandığı” deyimi kullanılmış. Türk okur için bu
cümlenin hiçbir anlamı yoktur. İngilizcesi “Davy Jones' Locker” olan deyimin tam anlamı bilinmemekle
birlikte bir denizci deyimi olduğu ve “ölümün eşiğindeki denizciler” için
kullanıldığı varsayılıyor. Bu örnekleme hedef kitle açısından ciddi bir
sıkıntıdır.
78.
sayfada sayfanın yarısını kaplayan bir domuz resmi vardır. O sayfadaki metinde
ise adı geçen tek hayvan tavuktur ve o da altın yumurtlamaktadır. Domuz
resminin anlamını çözmek mümkün değildir.
Sayfa 88’de de anlaşılmayan bir gönderme
olduğundan söz edebiliriz: Bush benzeri bir adam domuzu kuyruğundan yakalamış,
başka biri de onu boynundan çiviliyor gibi bir görsel neye gönderme yapıyor?
Kutucuğun içinde söylenileni anlamak ve az çok görselle ilgili de bir çıkarım
yapmak mümkün olabilir, ancak burada nasıl bir gönderme yapıldığını okurun gerçek
anlamda anlaması çok güç. Burada akla şu soru takılıyor, çevirmen aslında
kaynak metne mümkün olduğunca bağlı kalmaya çalışmış gibi görünmektedir,
metinle ve görselle oynamamış, kutucukların içindekileri de aynı şekilde
aktarmaya çalışmıştır. Peki bu haliyle bu metnin erek kültürde anlaşılması ve
amacına ulaşabilmesi mümkün müdür? Bu metnin uyarlanması, yerlileştirilmesi
mümkün mü? Burada genel anlamda her toplumdan okur bir fikir edinebilir
yukarıda da belirttiğimiz gibi, ancak bazı göndermeleri anlamakta ve
anlatılanla bağdaştırmakta zorluk çekebileceği de ortadadır.
101.
sayfada bir fotoğraf kullanımı var. Kimdir bu adam ve “Umarım hayatım boyunca
en ufak bir iş bile yapmamış olduğumu fark etmezler!” diyor olması bizdeki
hedef kitle açısından ne anlam ifade etmeli?
177. sayfada
yine bir portre fotoğraf çıkıyor okurun karşısına. “Umarım benden söz
etmiyorsundur Engels!” diyor ve kimliği muamma birinden anlamsız kaçan bir söz
yumağı kalıyor geride.
Birçok
sayfada Kraliçe’li yönetilmiş bir ülkenin okuru için o yönetimin onlarda
oluşturduğu algıya uygun gönderme yapan imgeler kullanılmış. “Alice Harikalar
Diyarında” romanındaki İskambil kağıdı Kraliçe, bizzat tarihi figür olarak bir
Kraliçe, Kraliçe Arı üzerinden yine bir gönderme… Türk okurla İngiliz okur
gerek görsellerden gerekse bu yönetim biçiminden aynı şeyi mi anlamaktadır ve o
görsellerle örneklemeler aynı hissi sonuca mı götürmelidir belli değil.
Örneklemeler
daha da arttırılabilir. Ama espri niteliğindeki karikatürlerin,
illüstrasyonların ve fotoğrafların kültür farklılığı sebebiyle alımlanmasında
yaşanan sıkıntı daha da vurgulanmış olur o kadar. Oysa yapıcı olmak gerekirse
belki kitabın arkasında veya her sayfada dipnot olarak görselin – resmin -
fotoğrafın kime ait olduğunu belirten bir kaynakça/bilgilendirme olsa yine de
meraklılarına detaylı araştırma yapmada izleyeceği bir yol gösterilmiş
olunurdu. Tabii 1982 yılında popüler olan bazı figürler, göndermeler, bilinen
görseller de söz konusu olabilir. Bu durumda da bu eserin 29 yıllık bir
gecikmeyle basılması sebebiyle ortaya çıkan zorluğa şahit oluruz ki kitabın “kolay
anlaşılırlık” teziyle ciddi bir karşıtlık oluştuğunu görürüz.
Aslında bu eseri
Christiane Nord’un “Çeviride Metin Çözümlemesi” kuramıyla baştan ayağa
irdeleyebiliriz. Nord, bu kuramını daha iyi anlatabilmek için 10 yaş
çocuklarına hitap eden “Yeni başlayanlar İçin Aşçılık” adlı kitabı temel
almıştı. Kitap, Avrupa dışındaki ülke dillerine çevrilecekti ve resimler de
olduğu gibi bırakılacaktı. Her ne kadar yukarılarda bir yerde metin türüne
bilgilendirici dediysek de bu tarz metinlere Nord, metnin erek kültürü hedef
alınarak oluşturulmasından dolayı “Aracı Metin” demektedir. Bununla birlikte
Nord özellikle resimlerin aynen bırakılmasından doğacak sorunlara da dikkat
çekmektedir. Metin ve resimler birbirlerini desteklemek üzere seçilmişken
çeviri sonrasında başarılı bir alımlama için aynı ritmin oluşmayacağını
düşünüyor kuramcı. Gerek görselin türü gerekse o görselin okur kültürdeki yeri
ve algılattıkları metne olumlu olduğu kadar olumsuz etki edebilecektir.
Nitekim Kapital’de yer
alan karikatür çizgileri, ilüstrasyonlar ve diğer görseller Türk kültürüne
yabancı bir anlayışa ait olduklarından okurun görsellere yabancılığı sebebiyle
metne de yabancılaşacağını söylemek mümkün. Özellikle de ortalama işçi okurunun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder