ÇROP Blog okuru ve yorumcusu, Şansal'ı ve Erman'ı mit; nam-ı diğer M. İhsan Tatari, Kayıp Rıhtım'a öykü yazmış. İşte girişi:
Anahtar
Akşam üzeriydi. Güneş yavaş yavaş şehrin üzerinde alçalmaya ve caddeleri kızıl ışıkları ile yıkamaya başlamıştı. İnsanlar günün yorgunluğu ile kendilerini sokaklara atmış ve bir an önce evlerine ulaşabilmek için kalabalık kaldırımlarda birbirleri ile yarışıyorlardı. Kahverengi takım elbiseli, uzun boylu, genç sayılabilecek bir adam bu kalabalıktan sıyrılıp ağır adımlarla daha tenha olan ara sokaklardan birine girdi. Dalgalı açık renk saçları ve yeşil gözleri vardı. Oldukça düzgün ve tıraşlı bir yüze sahipti. Eğer yüzünü sürekli böyle asmasaydı yakışıklı bile sayılabilirdi. Sıra sıra binaların önünden geçerken bir eliyle kravatını gevşetti. “Şu merete de bir türlü alışamadım.” diye mırıldandı kendi kendine. Apartmanının önüne geldiğinde, açık olduğunu umarak bir eliyle ağır demir kapıyı ittirdi. Kapalıydı. Her zamanki gibi… Derin bir iç çekip elindeki evrak çantasının içini karıştırmaya başladı. Sonunda anahtarlarını iki dosyanın arasına sıkışmış vaziyette bulup çantasından çıkardı ve asabi bir şekilde kapıyı açtı. Ağır adımlarla dairesine çıkan merdivenleri tırmandı. O kadar yorgundu ki bacakları kendisini zor taşıyordu. Sıcak bir duş hayali ile dairesinin kapısından girdi ve çantasını bir köşeye fırlatıp attı. Kravatını da hızla çözüp az önce çantasını attığı köşeye fırlatıverdi.
Bu polisiyenin devamı - http://oyku.kayiprihtim.org/anahtar-mit/
3 yorum:
Karamba Karambita! Hay bin kunduz! Ve sülalemin tüm bıyıklıları adına! Başlığı okuyunca resmen şok geçirdim :) Aynı zamanda yanaklarım da kıpkırmızı kesildi :) Ne kadar teşekkür etsem azdır. Çok sağolun...
Az bu sana :) Bittin sen...
Kalemine sağlık,
Ümit
Ha böyle devam işte hemşerim :)
Yorum Gönder