4 Ağustos 2008 Pazartesi

Kara Şövalye'de akılda kalan

,

Aşağıdaki yazıda Batman Dark Knight filmiyle ilgili ciddi spoiler'lar vardır. Okumadan önce iyi düşünün arkadaşlar!

Dünyada esen Kara Şövalye rüzgarı bizzat Türkiye'de de esiyor. Bu hafta esintiden ben de nasibimi aldım. 2008 yılında sabırsızlık ötesinde beklediğim iki filmden biriydi Batman Dark Knight (digeri The X-Files 2, kısmetse Eylül'de bulusacağız). Ben Kocaeli'nde oturuyorum. Her nedense Kocaeli'nde kimse alt yazılı film izlemiyor olsa gerek artık sinemalara gelen filmlerin hemen tamamı türkce dublajlı. Filmlerin türkce dublajlı olmasına bir itirazim yok ama bir sinemada olsun alt yazılı alternatif olmalı diye düşünüyorum. Kocaeli gibi bir üniversite ve sanayi kentinde böylesi bir uygulama kör göze parmak gibi bir şey, şiddetle protesto ediyorum! Filmi izlemek için bir Istanbul seferi yapmam gerekti. Bir alış-veriş merkezinde gösterimi süren orijinal versiyonundan izledim filmi. Heath Ledger-Joker' in o insani şok eden diyaloglarını, Kara Şövalye'nın hırıltılı ve korkutucu sesini orijinalinden duymaya değdi doğrusu. Film sadece benim gibi Çizgi Roman hastalarını değil genel olarak suç, derinlikli felsefe, aksiyon, drama izleyicilerini de koltuklarına çivileyecek cinsten. Nolan kardeşlerin senaryosu hakikaten Batman Begins'in üzerinde yükselen, insanı habire şoke eden detaylarla dolu. Peşinen söylemek lazım ki bu film bir Batman filmi değil. 152 dakikalik neredeyse epik bir gösteri havasındaki bu filmde gözler sürekli Kara Şövalyeyi arıyor ama Joker ve Harvey Dent-Two Face karakterleri buna asla ve asla izin vermiyorlar. Joker, hem çizgi romanlarda hem sinemada bu güne kadar yaratılmış en iyi kötülerden biri. Belki de en iyisi. Joker'in söz konusu olduğu bir yapımda diğer karakterlerin maalesef hiç şansı kalmıyor. Tim Burton'lu Batman'de Jack Nicholson baskın karakterdi hatırlarsanız. Kara Şövalye'de Heath Ledger baskın filan değil, resmen filmin neredeyse tamamını işgal etmiş. Ledger rahmetli bence gerçek kişiliği altında da mükemmel bir Joker barındırıyormus. Bir oyuncu bir karakteri, kötü bir karakteri bu kadar iyi canlandıramaz, mümkün değil. Adam Joker'i oynamamış resmen canlandırmış önümüze koymuş. Boyuna posuna baktığınızda tıfılın teki ama bunu göremiyorsunuz bile. Hemşire kıyafetinde Gotham Hastanesi'ni havaya uçurduğu sahneler, finalde Batman'in ipinin ucunda gökdelende sallanırken yaptığı diyaloglar öyle kolay unutulur sahneler değil. Yüzündeki yaraları kurbanlarına anlatırken uydurduğu hikayeler, muziplikle caniliğin tarihi birleşmesinin aynası gibi. Bu itibarla Nolan, Killing Joke hikayesindeki Joker geçmişini reddediyor gibidir. Hatırlarsanız Killing Joke'da Joker'in Joker oluşu Alan Moore tarafından hiç de muzip olmayan bir tarzda anlatılmıştı. Burada durum farklı. Gelişim Bando'nun ilk dört fasikülünde Killing Joke öyküsünün tamamı verilmisti. Maalesef sayılara başlık atmayı bile gereksiz bulmuş Gelişim. Ancak bilenlerden referans alırsanız böylesine efsanevi bir öyküyü okuduğunuzun farkına varıyorsunuz. Bu sayıları piyasada bulmanız da neredeyse imkansız maalesef! Dikkat ettiyseniz filmi değil Joker'i anlatıp duruyoruz. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?



Joker'in karşısında ezilmeyen bir karakter var ki ona yazık olmuş. Aaron Eckhart'in canlandırdığı savcı Harvey Dent-Two Face karakteri. Eckhart hakikaten rolünün hakkını vermiş. Ne yazık ki Joker'in olduğu bir arenaya düşmüş! Sanki bilerek ikinci plana itilmiş gibi. Oysa Two Face karakteri kesinlikle bir stand alone Batman filmini hakediyor. Hele böylesine bu role cuk oturmuş muhteşem bir oyuncu varken. Ben filmde Dent'in Two Face olduktan sonra Batman'la daha çok karşı karşıya gelmesini ve aralarında biraz daha çok diyalog olmasını tercih ederdim. Resmen tadımlık kaldı damağımızda. Bu arada Aaron Eckhart, Ugur Dündar'dan sonraki en iyi Martin Mystere adayı diye düşündüm bilmem ne dersiniz? Saçlara biraz perma lazım tabii:). Gary Oldman, Jim Gordon rolünde öne çıkan 3. karakter. Üzgün ve süzgün ama kararlı Gordon, Oldman'in oyunculuğunda iyi durmuş. Göründüğü her bir sahne iyi seçilmiş iyi yazılmış. Özellikle final sahnelerinde çizgi romandaki Gordon'u hatırlıyorsunuz ( yine Killing Joke'a referans var gibi).



Kara Şövalye'ye gelince. Maalesef filmin Jim Gordon'dan sonraki 4. karakteri olarak boy gösteriyor. Burada şahsi bir fikrimi belirtmek isterim. Christian Bale'i bir türlü ne Batman olarak ne de Bruce Wayne olarak kabul edemiyorum. Cüssesiz bir Batman olmaz. Hele Lucius Fox(Morgan Freeman)'un yanında en az bir baş boy farkı olan bir Batman(!) olamaz. Hani belediye baskanı Nestor Carbonell bile daha iyi bir Batman olur gibime geliyor. Peki şimdiye kadarki Batman karakterlerinden hangisi en uygunuydu derseniz maalesef hiç bir Batman filminde Kara Şövalye kostümünü hakkıyla "dolduran" bir oyuncu görmedim derim ben. Şöyle kara yağız, dalgalı saçlı, uzun ve iri, sert ve derinlikli bir yüzü olan bir oyuncu lazım. Sonuç olarak, suçun anatomisi, kahramanların gerekliliği, sevgi söz konusu olduğunda kahramanların duruşunun ne olması gerektiği, kitlelerin teröre bakış açısı gibi üzerinde günlerce tartışılabilecek ciddi konuları hiç boş geçmeden güzel aksiyonlar eşliğinde 152 dakika boyunca analiz etmiş Nolan kardeşler. İki gemi dolusu birbirlerini öldürme şansı verilmiş insanların geçmişlerine ve statülerine bağlı olarak davranışlari şaşırtıcı. O sahnelerin sonundaki sürpriz şaşırttığı kadar düşündürücü de. İlk defa bir çizgi roman uyarlaması böylesine derin sosyal içerikli konuları masaya yatırma ve düşündürmeye soyunmuş. Böylesine sağlam bir senaryo ve film için de Batman'dan daha iyi bir çerçeve olamazdı zaten. Kahramanın çıkışının suç ve sosyal bozukluklara bağlı olduğu bir karakter için daha klişe bir film çekilseydi, Batman "ilk filmin artığı" devam zinciri olarak tarihe geçecekti. Nolan "Batman'i devreden çıkarıp, çok daha iyi bir tercihle" epik bir devam zinciri başlatmış. Joker'in banka soygunu, mafyanın inine girerken yaptığı numara filan biraz acemice ve inandırıcılıktan uzak ama akılda kalmıyor zaten. Banka soygunu deyince, filmin girişinde William Fichtner'in kısa ama etkili bir rolü var. Prison Break hayranlarının iyi bir tatmin yaşayacakları kesin. Batcave'de Bruce'un kurduğu "dinleme konsolu" sayesinde görsel iletişimin olduğu sahnelerde çizgi romanlardaki gibi Batman'in beyaz gözlerini görmek ayrı bir keyif. Batmobil'in devre dışı kaldıktan sonra Batcycle'la devam edilmesi sanki filme yeni elenen karakterler gibi bir hava veriyor. İlk defa Bruce Wayne'i gündüz icraatlarında da görüyoruz. Motorsikletiyle belediye başkanı suikastinin perde arkasına dalması filan ilginç tecrübeler oldu doğrusu. Film ile ilgili anlatılacak o kadar çok şey var ki böyle bir yazıya sığmaz kesinlikle. Sadece şimdiye kadar yapılmış en iyi Çizgi Roman uyarlaması demekle yetinelim. Kesinlikle alt yazılı versiyonuna gidin görün ve "Ledger'in hayatının son oyununa" tanık olun derim.

Selamlar
Lami TİRYAKİ
,
,

Hiç yorum yok:

Linkler

Related Posts with Thumbnails